Elazığda meydana gelen ve 40 saniye içerisinde gerçekleşen depremde 42 kişi hayatını kaybetti. Peki bunun tek sebebi 40 saniye süren deprem mi? Yoksa sağlam olmayan, malzemesinden çalınan binalar mı? Deprem anında kendimizi koruyacak, saklanılıcak yerlere boy boy avm’in , rezidanstların yapıldığı bir ülkede vatandaşımız kendini ne kadar koruyabilir ki? Deprem ülkesinde yaşamamızı rağmen depreme karşı hiç bir şekilde önemlem almıyor ve kendimizi hiç bir şekilde bilinçlendirmiyoruz. Her deprem sonrasın da depreme dayanıklı binalar, okullar var mı yok mu diye kontrol ediyoruz.
Peki ya bunu neden başta yapmıyoruz? Her doğal afet sonrasında tedbir almaya kalkıyoruz. Oysa ki bu tedbirlerimizi keşke başta yapsak da can ve mal kaybımız bu kadar fazla olmasa. Hatırlayalım, gerçi unutmuyoruz tarihler hep aklımızda ama, unutanlar için hatırlatalım. 17 ağustos 1999 Kocaeli Gölcük de 45 saniyeden oluşan depremde tam 17 bin 480 kişi hayatını kaybetti. 23 ekim 2011 van merkezde 25 saniye süren depremde ise 604 vatandaşımız hayatını kaybetti.
Bir ihtimal ama gerçek olan bir ihtimal eğer zamanında depreme dayanıklı binalarımız, okullarımız yapılsaydı ülmemiz de bu kadar can kaybı yaşanmazdı. Bizim aklımız her ne kadar sonradan başımıza gelsede bildiğimiz yoldan yine de şaşmayarak aynı hataları hep yapıyor ve yapmaya devam ediyoruz malesef ki ne acı. Geleceğimizi düşünerek kontrollerimiz yapılsa deprem sonucunda bu kadar acı yaşanmaz. Henry Ford’un dediği gibi “eğer gelecek hakkında düşünmezseniz, asla bir geleceğini olmaz”. Unutmayalım her ne kadar doğal afet sonucunda can kayıpları yaşansada bile bu kadar fazla olmasının sebeblerinden biri de yeterince tedbir almamamız. Eğer geçmişin keşkelerini yaşamak istemiyorsak kendimizi depreme karşı bilinçlendirmeli ve gerekli tedbirlere daha fazla önem verilmeliyiz.