YouTube

  • DOLAR
    %0,21
  • EURO
    %0,03
  • ALTIN
    %0,93
  • BIST
    %2,66
Muharrem ayı ve Aşure Kültürümüz_2

Muharrem ayı ve Aşure Kültürümüz_2

Merhaba sevgili hemşerilerimiz ve okurlarımız!
14112012asureBiliyorsunuz geçen haftaki yazımızda Muharrem ayı ve Aşure üzerine üç beş kelam etmiştik naçizane. Muharrem ayının öneminden, bu ayda din tarihi olarak hangi önemli hadiselerin yaşandığından dem vurmuştuk. Bu hafta da Aşure üzerinde yoğunlaşmak istiyorum müsaadenizle.
Aşure, Hicri takvime göre Muharrem ayının onuncu günü yapılan bir tatlı çeşididir. İslami inancımıza göre Muharrem ayının onuncu gününde Hazreti Nuh, Büyük Tufan olayındaki sular durulduktan sonra, karaya ilk ayak bastığında; elinde kalan son malzemelerle çorba şeklindeki bu tatlıyı yapmıştır.
 
Aşurenin önemi ve nasıl yapıldığından bahsetmeden önce “AŞURE” sözcüğünün etimolojik yani sözcük kökeni bakımından bir değerlendirmesini yapalım. Aşure, Arapça “aşu:re” kelimesinden gelmektedir. Sevan NİŞANYAN’ın Sözlerin Soyağacı adlı internet sitesindeki açıklamasına göre ; Karışık aş” anlamı ve geleneği İran’a özgü olup, Fa āşūrdan (katmak, karıştırmak) fiilinin etkisini gösterir.
Evliya Çelebi aşure aşının eş anlamlısı olarak karış katış sözcüğünü kullanır.
 
Aşure tatlımızın İslam tarihinde hangi önemli olaylara binaen yapıldığını geçen haftaki yazımızda belirtmiştik. Bu hafta da Aşurenin Alevi kültüründe nasıl bir öneme ve anlama sahip olduğundan bahsedelim biraz. Okuduğumuz ve duyduğumuz rivayetlere göre Kerbela Savaşı’nda Hz. Hüseyin’in öldürüldüğü günde aşure pişirilir. Aşurenin hiçbir hayvansal ürün içermemesi de alevi kültüründe önemlidir. Ayrıca bu mübarek Muharrem ayında şiddetin ve Yezit’in genel olarak protesto edildiği, bir karıncanın dahi incitilmediği ifade edilir. Aleviler, her sene aşurelerini pişirip konu komşu ile paylaştıkları Muharrem ayında, 12 gün boyunca etin ve suyun hiç tüketilmediği bir oruç tutarlar. Öldürmenin her türlüsünün (besin için kesilen hayvan dahil olmak üzere) şiddet olduğunu anlatırlar.
 
Muharrem Orucu’nun sonunda Aşure’nin pişirilerek dağıtılması bir sevinç anlamı da içermektedir. Lanetli Yezit, Kerbela Olayı’nın (M. 10 Ekim 680 tarihinde) hemen ardından tellallar çağırtır ve der ki : “Ben, Ehl-i Beyt’in soyunu kestim, yok ettim.” O zaman Alevi toplumu yas tutar. İmam Zeynel Abidin, kendisinin ölmediği haberini duyurarak; esir tutulduğu zindandan şu haberi gönderir: “Ey Ali’yi sevenler… Yezit yalan söylüyor. Babam Hazret-i Hüseyin şehid oldu ama, ben varım. Yaşıyorum, Adım Zeynel’dir. Lanetli Yezit’in dedigi gibi Ehl-i Beyt nesli tükenmiş olsaydı, dünya karanlık olurdu. Biz İmam evladıyız, hiçbir güç bizim neslimizi kesemez”.
 
İşte o müjdeli haberden sonra Aleviler oruç tutarlar, kurbanlar keserler, aşureler pişirip dağıtırlar on iki kapıya. Bu Kerbela Olayı sonucunda İmam Hüseyin’in oğlu İmam Zeynel Abidin’in sağ kurtulmasından ve Ehl-i Beyt soyunun devam etmesinden duyulan sevinçtir bu aşurenin anlamı Alevi Kültürüne göre. Özellikle bu nedenle aşure pişirilir, konu komşuya dağıtılır. Ayrıca şükür kurbanı da kesilir.
Şimdi de aşure tatlımızın içerisinde neler vardır ve bunlar nasıl pişirilir biraz ondan bahsedelim.
Hepimiz çocukluğumuzda ebelerimizin sabahın erken saatlerinde kalkıp koca koca kazanlarda pişirdiği aşureleri konu komşuya akrabaya nasıl dağıttığını görmüşüzdür. Valla sizi bilmiyorum ama ben Bağlarbaşı’nda çocukluğumun en güzel yıllarında o güzelim aşure çorbalarına her sene tanık oluyordum. Hatta gelemeyen komşulara ben ve kardeşim görevli olarak kap kap aşure dağıtırdık. Biliyorsunuz ki aşurenin içinde en az 12 çeşit malzeme olması gerekir. Şeker, bir tutam tuz buğday, nohut, fasulye, kuru üzüm, kayısı, fıstık fındık, ceviz, elma ve tabiki de su.
Rahmetli ebem ki ben ona “ana” derdim. Allah gani gani rahmet eylesin. Bir gece önceden nohut buğday ve fasulyeyi suda bekletirdi; sonra içi su dolu kocaaaaman bir kazana fasulyeyi nohutu ve buğdayı kordu. Şekerini ve azıcık da tuzunu ilave ederdi. Ondan sonra hatırladığım kadarıyla diğer fındık, fıstık, üzüm, kayısı gibi malzemeleri atardı içine. Bir müddet sürekli karıştırarak iyice kaynatırdı. Yalnız cevizi en son atardı çünkü “Önceden atarsak rengini garaltır.” derdi rahmetlim. Sonra da sıcak sıcak komşulara dağıtırdık. Valla ağzım sulandı desem yeridir.
Muharrem ayınızı ve Aşure gününüzü buradan tekrar tebrik ediyor, ibadetlerinizin kabul olmasını diliyorum.
Selam ve saygı ile…

Sosyal Medyada Paylaşın:
Etiketler:
a?ure Muharrem

BİRDE BUNLARA BAKIN

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?

Ucuz Davetiye - Davetiye Modelleri
reklam
NÖBETCİ ECZANE
Toknoloji