YouTube

  • DOLAR
    %0,36
  • EURO
    %0,01
  • ALTIN
    %0,51
  • BIST
    %-0,06
Muhteşem Süleymanı tanımak

Muhteşem Süleymanı tanımak

“ Halk içinde muteber bir nesne yok devlet gibi, Olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi.”
Avrupalıların “Muhteşem Süleyman” dedikleri Kanuni Sultan Süleyman Han, pek çok özellikleri yanında büyük de bir şairdir. Hastalığında yazdığı bu beyit, yüzyıllardır halk arasında sağlığın ne kadar önemli olduğunu ifade etmek için yegâne örnek olarak söylenmektedir.
            Başbakanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın Kütahya Havalimanını açarken yaptığı konuşma, bazılarını fena halde rahatsız etmeli aslında. Ama ne büyük bir gaflettir ki, kimsenin ne incindiği ne de bu gibi eleştirilerden bir pay ya da ders çıkardığı var.
Başbakanımız toplumun temsilcisi olarak, sanat kisvesi altında yapılan bu gibi zevzekliklere karşı, nihayet sözünü esirgemeden gerçekleri dile getirdi. “Muhteşem Yüzyıl” adlı diziyi doğrudan hedef alarak, muhteşem tarihimizin çarpıtılmasını ve gerçekten muhteşem olan ecdadımızın aşağılanmasını kınadı. “Biz öyle bir Kanuni tanımadık. Öyle bir Sultan Süleyman tanımadık. Onun ömrünün otuz yılı at sırtında geçti. Öyle dizide gördüğünüz gibi sarayda geçmedi. Bunu çok iyi bilmeniz ve anlamanız lazım…” Evet, işin gerçeği budur sevgili okurlar. Ayrıca nihayet dedim çünkü, bu dizi iki yıldır oynuyor ve bizim resmi kurumlarımız ya da devlet erkanımız daha yeni harekete geçiyor maalesef.
Gerçek Kanuni Sultan Süleyman’ı ise şöyle bir anımsayacak olursak; 46 yıllık padişahlığının üçte ikisinin dizilerde gösterildiği gibi haremlerde değil; seferlerde, at sırtında ve savaş çadırlarında geçtiğini görürüz. Sadece İran’a yapılan üç seferin zaman olarak uzunluğunun, beş seneden fazla olduğunu biliyor muydunuz? Bu seferlerin en kısasının bir buçuk yıl sürdüğünü, Macaristan seferinde iken, 22 yaşında çiçek hastalığından vefat eden oğlu Şehzade Mehmed’in, cenazesine bile katılamadığını da biliyor muydunuz? Şehzade Mehmed, Hürrem Sultan’dan doğan ilk çocuğu idi ayrıca… Nitekim Muhteşem Sultan’ın kendisi de, Zigetvar seferinde yani gurbet elde son nefesini vermiştir. Türklerin kendisine Kanuni ve Gazi, Avrupalıların ise “Muhteşem” dedikleri Süleyman Han, babasından devraldığı 6.557.000 km2 Osmanlı toprağını, yaptığı fetihlerle 14.893.000 km2 ye ulaştırdı. İmparatorluğumuzu iki katına çıkarmıştır yani.
Bulunduğu yüzyıl, dünya tarihine Türk Asrı olarak geçti. Bu asırda sadece savaşlarda değil, her sahada ünlü devlet ve ilim adamları yetiştirmekte de başarı gösterdi.
Tüm cihanın hayran kaldığı ve Muhteşem Süleyman diye addettikleri Kanuni’yi, hep zevk-u safa ile harem içinde gösterenlerde hiç utanma arlanma kalmamış anlaşılan. Kendi ecdadına küfrettirmekte bizim elimize su dökecek başka bir millet daha yoktur herhalde! Okullarda, kitap, dergi ve televizyonlarda yıllarca Osmanlı Torunu olmak kabalık, entelektüel düzene yakışmayan bir geçmiş olarak çıkarıldı hep karşımıza. Geleceğimiz diye umutlandığımız gençlerimiz, onlarca kanlı haçlı seferlerinden büyük mücadeleler vererek kurtulmuş bir ecdadın nesli olduğunu değil unutmak, belki de hiçbir zaman bilemeyecek malesef. Televizyon dizilerindeki çarpık, çirkin, iftira dolu ve gerçekle uzaktan yakından alakası olmayan senaryolarla gençliğin zihni yıkanarak; kendi atalarının sadece kadın ve içki düşkünü olduğunu zannetmeleri sağlanacak bu gidişle. Bana kalırsa zaten iş o boyutlara kadar gelmiş durumda da; çıkmayan candan umut kesilmez diyerek gayret göstermek de gerekiyor işte.
Milli ve tarihi değerlerimizi, örf ve âdetlerimizi, hâsılı millet olarak bize yön veren bütün düsturlarımızı tahrip eden bu dizilere karşı Sayın Başbakan, söylediklerinde yerden göğe kadar haklıdır. Şimdi entelektüelliğin eninden geçemeyecek olan bazı entel-danteller yine “sanata ve sanatçıya saldırı vs.” diyerek saptırma yapacaklardır eminim. Güya sanat adına yapılıyor ne yapılıyorsa; ama asıl para pul adına yapılıyor ya da satılıyor bu bizim bilmediğimiz yalan yanlış tarih… Onlara da şunu sormak lazım; sanat adına hakikatleri tersyüz etmek nerede görülmüş? Geçmişini yalan yanlış şekilde aktararak karalamanın neresindedir sanat? Ne yazık ki, yalnız sanat alanında değil, kimileri tarih ilmi adına da aynı cinayeti işliyor. Yıllarca tarih diye, nesillere hep yalan yanlış bilgiler okutuldu. Geçmişimiz karalandı. Adı geçen dizi yayınlandığından beri, bazı değerli tarihçiler, ecdadımıza karşı yapılan haksızlıkları haykırıyor. Ama sesini duyan kaç kişi var?
Hülasa sen çıkmazsan sahip şanla şerefle dolu geçmişine, yön veren bir gafil daha bulunur elbet senin de geleceğine… Selam ve saygıyla.

Sosyal Medyada Paylaşın:

BİRDE BUNLARA BAKIN

Yorum yapılmamış

  1. insanda biraz utanma olur ya. yeter artık sanata düşmanlığınız. ülke resmen diktatörlüğe gidiyor siz kurgu bir dizinin içeriğiyle ilgileniyosunuz. sanat özgür eleştirel düşünce ile yoğrulur. sizin gibi sığ düşünceliler bunu anlayamaz. tek bildiğiniz ecdadımıza saldırılıyor diye nara atmak. ecdadı bırakın türk askerine çuval geçiren amerikalılara ne yaptınız. ben söyleyim. baş tacı ettik!

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?

Ucuz Davetiye - Davetiye Modelleri
reklam
NÖBETCİ ECZANE
Toknoloji