YouTube

  • DOLAR
    %0,36
  • EURO
    %0,01
  • ALTIN
    %0,51
  • BIST
    %-0,06
Yetkililer uyarıyor ama çiftçiler halen anız yakıyor!

Yetkililer uyarıyor ama çiftçiler halen anız yakıyor!

Yerköy ilçemizde çiftçiler bilinçsizce anız yakmaya devam ederken, yetkililer ise çiftçileri yakmamaları konusunda uyarılarda bulunuyor. 
16072014anızYerköy ilçemizde defalarca anız yakılmalarına karşı uyarılmalarına rağmen tarla sahipleri, hububat sonrası anız yakmaya devam ediyor. Ancak çiftçiler bilinçsizce anız yakmalara devam ederken yetkililer ise anız yakan çiftçileri yakmamaları konusunda uyarıyor.
Çiftçilere anız yakmama çağrısında bulunarak toprağın verimliliğini düşürdüğünü ifade eden yetkililer, vatandaşlarımızın hasatlarını yaptıktan sonra toprağın daha kolay işlenebilmesi tohum yatağının hazırlanabilmesi için ikinci ürün ekilmesi ekilişlerine bir alışkanlık haline getirdikleri anız yakmanın tarlalarda daha fazla zarar verdiğini söylediler.
Gerek yazılı gerekse sözlü uyarılarla vatandaşları anız yakmama konusunda çeşitli uyarılarda bulunduklarını ifade eden yetkililer “Anız yakıldığında toprağın organik madde kaynağı olan sapların yakılması organik madde kaybına neden olmaktadır. Toprakta bulunan birçok faydalı böcek ve mikro organizmaların yok olmasına neden olan anız yangını, en büyük sorun olan toprağın verimliliğini düşürmektedir. İlçe halkımıza yapmış olduğumuz tüm uyarılara rağmen çiftçilerimiz halen anız yakmaya devam etmektedirler. Önemli olan cezanın uygulanması değil önemli olan anızların yakılmaması ve toprağın verimliliğinin düşürülmemesidir. Tüm uyarılara rağmen ikinci ürünü daha kolay bir şekilde ekmek isteyen çiftçiler anız yakmaya devam ediyor. Anız yakma tarlaya faydası olmadığı gibi tarla içerisinde bulunan tüm canlıların yaşam döngüsünü bozmaktadır.”
Anız yakmanın zararları
“Anız yakmanın en önemli iki nedeni olarak sürümün ve ekimin daha kolay yapılması ve tarladan yabancı ot ve zararlıların ortadan kaldırılması hedeflenmektedir.
Anız yakıldığında tarlanın yüzeyi tümüyle yandığı için burada bitkiler de dâhil hiçbir canlı kalmamakta, yangın tarlalar arasında ve çevresinde ekilmemiş alanlara da taşmakta, buradaki bitkiler de yanmakta, hatta çalı ve ağaçlar yandığı gibi, yer yer telefon ve elektrik direkleri de bu yangınlardan olumsuz etkilenmektedir. Oysa tarımda iyi bir toprak hazırlığı yabancı otla savaş için anız yakmanın dışında daha uygun tedbirlerin olduğu bilinmelidir. Bunun için anızı parçalayıcı aletler kullanılmalıdır. Eğer saplar kâğıt sanayi’nde kullanılırsa çiftçiler ekonomik getirisi için bunları yakmayacak, aksine toplayarak satacaktır. Ayrıca daha fazla sap temini için biçim daha dipten yapılacağı için toprağın işlenmesi güçlüğü de büyük ölçüde ortadan kalkacaktır. Böylece geniş çaplı ekolojik ve ekonomik bir felaket kısmen sınırlandırılacaktır.
Ülkemizin makineli hasada geçişle birlikte önem kazanan bu sorun özellikle son yıllarda beraberinde getirdiği orman yangınları, yerleşim alanları yangınları, hasat edilmemiş alanların ve ürünlerin yok olması elektrik, telefon hatlarının tahrip olması gibi görünen zararları kadar da çevresel dengeler ve gelecek acısından ilk bakışta fark edilemeyen fakat daha önemli zararlara yol açmaktadır.
Anız yakıldığında tarlanın yüzeyi tümüyle yandığı için burada bitkiler de dâhil hiçbir canlı kalmamakta, yangın tarlalar arasında ve çevresinde ekilmemiş alanlara da taşmakta, buradaki bitkiler de yanmakta, hatta çalı ve ağaçlar yandığı gibi, yer yer telefon ve elektrik direkleri de bu yangınlardan etkilenmektedir.
Orman yangınlarının %97’si insan eliyle çıkmaktadır.%38’ i ihmal ve dikkatsizlikten kaynaklanmaktadır Ancak orman yangınlarının en önemli nedenlerinden birisinin anız yangınları olduğunu unutmamalıdır. Otsu türlerin pek çoğu bu yangınlarda çiçek, tohum verme aşamasında yanmakta, belki bir daha görülmemek üzere yok olmaktadır. Söz konusu alanlar zamanla tarım dışı kaldığı veya nadas dönemlerinde otlak şeklinde değerlendirildiği durumda da önemli ölçüde tür ve örtü özelliğini yitirmektedir. Belki soğanlı bazı türler bu yangınlardan en az zararla kurtulanlardır.
Yangınla; böcekler, kuşlar, sürüngenler, vahşi, ya da av hayvanlar gibi toprak üstü canlıları zarar gördüğü gibi bunlar kadar da toprağın içindeki canlılar açısından kayıplar daha da önemlidir Çünkü mikroorganizmalar toprağın şekillenmesinin en önemli unsurlardan biri olup toprağın kimyasal yapısını ve fiziksel durumunu doğrudan değiştiren canlılardır. Bunlara solucanlar, kurtçuklar gibi canlılar da eklenebilir. Özellikle anız yakmadan tarla içerisine yuva yapmış böceklerin yuvaları, yuvalardaki yumurta, larva, pupa ve erginlerle birlikte yanmaktadır. Böylece bu bölgelerde bazı arı türlerinin ortadan kalktığı tespit edilmiştir. Bal arıları kadar, haşere avcıları, toprakta organik maddeyi humusa çeviren mikroorganizmalar da önemli zarar görmektedir.
Yangınlar daha öncede ifade edildiği gibi toprağın doku, mikro organizmaları, nemlilik derecesini önemli ölçüde düşürerek kolayca agregatların çözülmesine su ve rüzgâr erozyonuna daha dirençsiz hale gelmesine neden olmaktadır. Toprağı su ve rüzgâr erozyonuna karşı koruyan bitki kök ve saplarının yakılması erozyon şiddetini daha da artırmaktadır. Çünkü toprağın aşınmasına karşı kalkan vazifesi gören anız yakılarak yok edilmektedir.
Ayrıca % 76 gibi büyük bir bölümünde inorganik madde içeriğinin % 2 gibi düşük değer gösterdiği ülkemiz toprakları için hiçbir şekilde değerlendirilmese bile 6 milyon tonluk organik madde kül edilmekte rüzgarla savrulup gitmektedir. Buğdayın hasadından sonra yakılmadan gölge tavında sürüm yapılmış parselde, yıllık ortalama toprak kaybı 116 kg/da ‘dan, hasattan sonra anızı yakılmış, hemen sürülmüş parselde yıllık ortalama 273 kg/da ‘a yükseldiği tespit edilmiştir.
Beşeri faaliyetlerle ilgili zararlar da çok çeşitli şekilde ortaya çıkmaktadır. Yerleşmeler, tarım alanları, ulaşım sistemleri, haberleşme ve elektrik ağları, otlatma alanlarının yok olması, kümes hayvancılığı beslenmesinde otlak, hasat kaybı, artık dane ve yem kayıpları gibi belirlemek mümkündür.
Gerçekten de yapılan araştırmalar yakılan hububat tarlalarının dekardan ortalama 150-200 kg/da sap verdiği düşünülürse % 30 hububat alanlarının yakılmasıyla her yıl 6-8 milyon ton anızın yani kâğıt hammaddesin yakılması anlamına gelmektedir.
Tarım alanları anız yangınlarıyla doğrudan tehlike altındaki alanlardır. Özellikle yangınlar henüz hasat edilmeyen önemli tahıl alanlarının ve ürünün yok olmasına yol açmaktadır. Ayrıca harman ve tınaz halindeki ürünler de bazen yangınlarda kurtarılamayarak kaybedilmektedir. Bu, ekonomik kayıplara bazen iş makineleri de dâhil olmaktadır.
Toprak bünyesindeki organik unsurların kaybedilmesi ve verimsizliğe yol açılması daha önemli bir kayıp olarak nitelendirilmektedir.
Meydana gelen yangınlar çoğu kere kontrol edilemeyerek evleri, mahalleleri hatta yerleşmeleri tehlikeye sokmaktadır.
Tahıl hasadından geriye kalan buğday, arpa, yulaf, çavdar gibi ürünlerin sap, saman, başak gibi anız denilen artıklar yaz mevsiminden kışa kadar geçen sürede kurak iç bölgelerimizin en önemli otlak alanlarını oluşturur. Özelikle küçükbaş hayvan sürüleri bu alanlardan yoğun olarak yararlanılmaktadır. Büyük baş hayvan sürüleri için de söz konusu olan bu yararlanma yangınlarla sona ermekte, böylece hayvanların içerde beslenme süresi uzamakta, bu da maliyeti yükseltmektedir.
Tahıl alanlarında hasat kayıplarını en iyi ekonomiye kazandıracak hayvancılık şekli kümes hayvancılığı veya kanatlı besiciliği olarak ifade edilmektedir. Bu alanlarda hasat hangi yolla yapılırsa yapılsın ürün kaybı %20′lerle ifade edilmekte olup. Bu kayıpları üretime kazandıracak en kestirme yol olarak hindi, kaz, ördektir.
Anız yangınlarının direkt etkilerinin en çok gözlendiği unsurlar kırsal kesim ahşap elektrik dağıtım hatları ve haberleşme hatlarıdır. Özellikle elektrik direklerinin yanması iletken tellerinin araziye dağılmasına ve insanların, evcil ve doğal hayvanların elektrik akımına kapılarak ölüm ve yaralanmalarına sebep olmaktadır.”

Sosyal Medyada Paylaşın:

BİRDE BUNLARA BAKIN

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?

Ucuz Davetiye - Davetiye Modelleri
reklam
NÖBETCİ ECZANE
Toknoloji