Balıkesir deprem, Aktas-Sındırgı deprem, 2.4 büyüklük
Balıkesir deprem, Aktas-Sındırgı deprem, 2.4 büyüklük
Balıkesir deprem, Aktas-Sındırgı deprem, 2.4 büyüklük
Balıkesir deprem, Aktas-Sındırgı deprem, 2.4 büyüklük
AKTAS-SINDIRGI (BALIKESIR) çevresinde saat 09:24:10’da 2.4 büyüklüğünde bir deprem meydana geldi.
AKTAS’de, AKTAS-SINDIRGI (BALIKESIR) açıklarına yaklaşık 14.8 kilometre uzaklıkta saat 09:24:10’da meydana gelen depremin büyüklüğü 2.4 olarak kaydedildi. Depremin yerin 14.8 kilometre derinliğinde oluştuğu bildirildi.
Sarsıntı, çevre bölgelerde de hissedilirken, şu ana kadar herhangi bir olumsuz ihbar yapılmadı. Yetkililer, depremin ardından bölgede olası artçı sarsıntılara karşı vatandaşları dikkatli olmaları konusunda uyardı.
Deprem Bilgileri
🔎 Büyüklük: 2.4
📍 Merkez: AKTAS-SINDIRGI (BALIKESIR)
📏 Derinlik: 14.8 kilometre
⏰ Saat: 09:24:10
Gelişmeler yakından takip ediliyor ve gerekli birimler hazır durumda. Bölge halkı, resmi kurumlardan gelecek bilgilere göre hareket etmeye davet edildi.
🔍 Fay Bilgileri
TÜRKİYE’DEKİ DİRİ FAY SİSTEMLERİ VE DEPREMSELLİK
BATI ANADOLU AÇILMA SİSTEMİ DİRİ FAYLARI (EGE ÇÖKÜNTÜ SİSTEMİ)
Ege Çöküntü Sistemi (EÇS), genel olarak D-B doğrultulu normal faylar ile sınırlandırılmış birçok blokdan
meydana
gelmektedir. Bu bloklar arasında, D-B uzanımlı çöküntü alanları yer almaktadır. Bölge, genel olarak KKD-GGB
yönlü bir çekme rejiminin etkisi altında bulunmaktadır. Bölgede egemen olan ana KKD-GGB genişleme yönü, bu
depremlerin odak mekanizma çözümleri sonucu elde edilmiş T ekseni yönleri ile uyumluluk göstermektedir. Bu
çöküntü alanları, kuzeyden güneye doğru; Edremit Körfezi, Bakırçay-Simav çöküntüsü, Gediz-Küçük Menderes
çöküntüsü, Büyük Menderes ve Gökova Körfezi çöküntüleri şeklinde sıralanabilir.
EÇS’nin Edremit Körfezini içine alan kuzey kesimi, KAFZ ile Batı Anadolu’daki çekme rejiminin etkisi altında
bulunmaktadır. Dolayısıyla bu bölgede olmuş depremlerin odak mekanizmaları, hem normal hem de yatay
bileşenlerin
hakim oldukları birleşik fay çözümleri vermiştir.
EÇS’nin ikinci alt bölgesini, KKD yönelimli Bakırçay çöküntüsü ile KKB yönelimli Simav çöküntüsü oluşturur.
Bu
çöküntüler, kenarları doğrultu atım bileşenli normal faylar olan büyük çöküntü alanlarını temsil ederler.
Çandarlı Körfezi ile Soma arasında uzanan Bakırçay çöküntüsü, 10-20 km genişliğe ve 80 km uzunluğa sahiptir.
Diğer taraftan Simav çöküntüsü, Simav çayı boyunca yaklaşık 100 km uzanır.
Gediz çöküntüsü, Sarıgöl ile Turgutlu arasında uzanan 10-20 km genişlikte ve 140 km uzunlukta BKB-DGD
doğrultulu
büyük bir çöküntü alanını temsil eder. Bu çöküntüde, Pliyosen’den günümüze kadar olan zaman aralığında 1.5
km
civarında bir düşey atımın meydana geldiği bildirilmektedir. Gediz çöküntüsünün hemen güneyinde
Ödemiş-Bayındır-Torbalı-Tire ve Selçuk gibi yerleşim alanları içerisinden geçen 5-20 km genişlikte ve 100 km
uzunlukta Küçük Menderes çöküntüsü yer alır.
Gediz-Küçük Menderes çöküntülerinin güneyinde doğrultusu doğudan batıya doğru değişen ve doğrultu atım
bileşenli
normal faylanmalar sunan, batıda Ege Denizi ile doğuda Sarayköy’e kadar uzanan 10-25 km genişlikte ve 200 km
uzunlukta Büyük Menderes çöküntüsü yer alır. Bu bölgenin en güneyinde Güllük ile Muğla arasında uzanan
BGB-DKD
doğrultulu Gökova Körfezini sınırlayan faylanmalar bulunur.
EÇS içerisinde 1900-2000 yılları arasında hasar yapıcı ve yüzey kırığı meydana getirmiş M ≥ 5.5 büyüklüğünde
pek
çok deprem meydana gelmiştir. Bu depremler, bu çöküntüler boyunca yoğunlaşmıştır. Bölge, oldukça karışık
tektonik görünüm sunması nedeniyle sürekli depremlere maruz kalmış ve gelecekte de deprem oluşturma
potansiyeli
yüksek olan bir bölgeyi temsil etmektedir. Geçmiş yüzyılda (1900-2000) olmuş depremlerin (M ≥ 4.0) büyük
çoğunluğu, Büyük Menderes çöküntüsünün doğu ucu ile Simav çöküntüsü boyunca meydana gelmiştir.
MUĞLA YÖRESİ DİRİ FAYLARI:
Muğla – Yatağan Fay Zonu: Bu fay zonu, Muğla’nın yaklaşık 15 km GD’su ile
Yatağan arasında uzanan yaklaşık 40 km uzunlukta birbirine paralel KB-GD doğrultulu faylardan oluşmaktadır.
Bu
fay zonunun Ortayaraş-Gökpınar köyleri arasında uzanan 32 km’lik bölümü, yer yer sol yönlü doğrultu atım
bileşenli normal fay karakterindedir.
Ula (Muğla) – Ören (Muğla) Fay Zonu: Bu fay zonu, Muğla doğusunda Muğla-Yatağan fay zonundan
dar
bir açı yapacak şekilde ayrılarak BGB doğrultusunda uzanır. Fay zonunun karadaki toplam uzunluğu 60 km
civarında
olup, Ören’in batısında denize girerek İstanköy adasının güneyini izler ve buradan batıya doğru devam eder.
Bu
fay zonu, K74D 77GD yönelime sahip olup, listrik normal fay karakteri taşımaktadır. Faylanma sonucu güney
blok
kuzeyine göre 500 m civarında aşağıya doğru kaymıştır.
Karaova (Muğla) – Milas (Muğla) Fay Zonu: Bu fay zonu, Karaova – Milas arasında yüzeyleyen
metamorfik kayaçlarda izlenebilen KB-GD doğrultulu birbirine paralel fay takımlarından oluşmaktadır.
Yaklaşık 20
km genişlikte olan fay zonu, morfolojiyi denetlemesi nedeniyle olası diri fay olarak kabul edilmiştir
(Şaroğlu
vd. 1987).
KEMALPAŞA – TORBALI – SEFERİHİSAR – KUŞADASI (İZMİR) ARASI DİRİ FAYLARI:
Menderes masifi batısında, Üst Miyosen ve daha yaşlı kayaçlarda izlenebilen KD-GB genel doğrultulu bazı
faylar bu
sınıf altında toplanmıştır. Kuşadası doğusunda, Miyosen öncesi kireçtaşlarını kesen fay düzleminde sol yönlü
doğrultu atım bileşenli normal fay karakterini veren kayma çizikleri yer almaktadır. Kemalpaşa güneyinde,
Üst
Miyosen yaşlı kireçtaşı ve kumtaşlarını kesen fay düzlemlerindeki kayma çizikleri doğrultu atıma
işaret
etmektedir. Dumont vd. (1979), Söke yakınında, Efes fayı olarak adlandırdıkları fayın başlangıçta sol yönlü
doğrultu atım bileşenli olarak çalışan normal fay olduğunu belirtmektedir.
GEDİZ GRABENİ DİRİ FAYLARI:
Menderes masifinin kuzeyinde, Kemalpaşa – Sarıgöl arasında uzanan, D-B gidişli ve güneye iç bükey olan 140 km
uzunluktaki çöküntü havzası, Gediz Grabeni olarak isimlendirilmektedir. Bu çöküntü havzası, Sarıgöl-Salihli
arasında morfolojik olarak çok belirgindir.
Grabeni kuzeyden sınırlayan fay, en batıda Marmara gölünden başlar ve birbirine paralel dört ana fay
takımından
oluşur. Bu fayın güneyinde, metamorfitlerle pleyistosen yaşlı kayaçlar arasında dokanak oluşturan K64B
doğrultulu 10 km uzunlukta bir fay uzanır. Bu fayın güneyinde, Yağlıbasan – Sarısığırlı köyleri arasında
uzanan
KB-GD gidişli 28 km uzunlukta diğer bir fay yer alır. Bu fayın güneyin de ise alüvyal yelpazeleri de
etkileyen
15 km uzunlukta başka bir fay uzanır. Grabenin kuzey sınırını oluşturan diğer önemli bir fay, grabenin
doğusunda
Dombaylı-Ziyanlı köyleri arasında uzanır. Bu fayın toplam uzunluğu 52 km civarında olup, batıda K30B,
Mevlütlü
Köyü doğusunda K72B, en doğu ucunda K30B ve Ziyanlar doğusunda D-B doğrultulara sahiptir. Fay, genel olarak
45
derece GB’ya eğimlidir. Havza’nın GD ucunda, Çöpköy-Boğazçiftlik köyleri arasında, 16 km uzunlukta ve K40B
doğrultuya sahiptir. Faylar, morfolojik olarak çok belirgin olup, topoğrafyada birçok basamak oluşturmuştur.
Grabenin kuzeyinde yer alan faylar, eğim atımlı normal faylar olup, değişik açılarla güneye eğimlidirler
(Bircan
vd. 1983).
Grabeni güneyden sınırlayan faylar, yaklaşık 85 km uzunlukta olup, batıda Hamzababa köyü (Turgutlu) ile
doğuda
Avşar köyü (Sarıgöl) arasında uzanır. Bu faylar, genel olarak D-B gidişli olup, eğim atımlı normal faylanma
karakteri sergilerler. Gökkaya – Akpınar arasında tipik olarak izlenebilen fay, batıda Armutlu’dan başlar,
doğuya doğru Ahletli-Salihli-Alaşehir-Sarıgöl’e kadar uzanır. Grabenin tabanına en yakın olan ve genç
alüvyonlar
ile daha yaşlı birimler arasında dokunak oluşturan fay 110 km uzunluktadır. Bu fay, deprem üreten diri fay
olarak nitelendirilebilir. Grabeni güneyden sınırlayan eğim atımlı normal faylar, güneyden kuzeye doğru
gençleşmektedir.
BÜYÜK MENDERES GRABENİ DİRİ FAYLARI:
Batı Anadolu’da Büyük Menderes nehrinin içinde, doğuda Denizli ile batıda Ortaklar arasında D-B uzanımlı
çöküntü
alanı, Büyük Menderes grabeni olarak adlandırılmıştır (Şaroğlu vd. 1987). Yaklaşık 140 km uzunluğunda olan
bu
çöküntü alanı, batıda Söke’ye doğru KD-GB, doğuda ise Honaz’a doğru KB-GD doğrultulu olarak yön değiştirir.
Bu
alanda yer alan faylar, eğim atımlı normal faylar olup, doğu ve batı uçlarında doğrultu atım bileşenlere
sahiptirler. Grabeni kuzeyden sunırlayan ve Ortaklar-Sarayköy arasında uzanan faylar, genel olarak D-B
gidişli
olup, birbirine paralel uzanan 10 km genişlikte bir zon oluşturmaktadır. Faylar, genellikle listrik
karakterde
eğim atımlı normal faylanmaya sahip olup, eğim açıları yer yer 30 derecenin altına kadar düşmektedir.
Germencik – İncirliova – Aydın arasında, Büyük Menderes grabeni, iki tarafı büyük faylarla sınırlı ve
içerisinde
birçok horst-graben yapısı olan bir çöküntü havzası şeklindedir. Grabeni kuzeyden sınırlayan faylar yanında,
bu
fayları kesen K-G gidişli atımları küçük doğrultu atımlı faylar da yer almaktadır. Grabenin doğu
ucunda,
Buldan – Honaz arasında yer alan faylar KB-GD gidişli olup, morfolojik olarak çok belirgindirler.
Denizli-Babadağ arasında, KB-GD gidişli 33 km uzunlukta diğer bir fay uzanmaktadır (Babadağ Fayı) (Yıldırım
1983).
SOMA – KIRKAĞAÇ – GÖLCÜK (MANİSA) YÖRESİ DİRİ FAYLARI:
Soma-Akhisar-Bigadiç arasında genel gidişleri KKD-GGB olan ve birbirine paralel uzanan 40 km genişlikte bir
alana
yayılan faylar Soma-Kırkağaç-Gölcük (Balıkesir) fayları olarak adlandırılmıştır (Şaroğlu vd. 1987). Soma –
Kırkağaç ve Gölcük – Gelenbe şeklinde iki zonda dağılım gösteren faylar, kuzeyde birbirine yaklaşan bir
demet
görünüm sunarlar. Fay düzlemlerinin dike yakın olmaları, fay zonları arasındaki havzaların morfolojik
yapıları
ve arazinin hemen batısında Bergama-Menemen arasındaki fayların sağ yönlü doğrultu atımlı faylanma
göstermeleri,
bu fay gruplarının doğrultu atımlı ve normal fay bileşenli olabileceklerini göstermektedir.
BERGAMA – MENEMEN (İZMİR) ARASI DİRİ FAYLARI:
Bergama-Menemen arasında 60 km’lik bir alanda dağılım gösteren KKD-GGB ve KB- D doğrultulu iki ana egemen
doğrultuya sahip olan faylar Bergama-Menemen Fayları olarak adlandırılmıştır (Şaroğlu vd. 1987). Kuzeyde
Yenişakran-Bergama arasında yer alan KKB-GGB gidişli fayların daha belirgin ve sürekli olmasına karşılık,
Menemen kuzeyinde yer alan KB-KD gidişli faylar daha kısa ve daha geniş bir zon içerisinde dağılım
göstermektedirler. Bergama-Yenişakran arasındaki faylar sağ yönlü; Menemen-Yenişakran arasındaki faylar ise
sol
yönlü doğrultu atımlı faylar olup, morfolojiyi denetlemeleri nedeniyle olası diri faylar olarak
nitelendirilmiştir (Şaroğlu vd. 1987).
BALIKESİR – PAZARKÖY – BURHANİYE ARASI DİRİ FAYLARI:
Balıkesir – Pazarköy – Burhaniye arasında birbirinden bağımsız ve kısa faylardan oluşan ve genel gidişleri
KD-GB
olan fay zonu Balıkesir-Pazarköy-Burhaniye arası diri fayları olarak sınıflandırılmıştır (Şaroğlu vd. 1987).
Bu
kırık zonunun birincisini, Pazarköy’ün 2 km doğusunda yer alan ve genel gidişi KKD-GGB olan 26 km
uzunluktaki
bir fay zonu oluştururken, ikincisi, Balya kuzeyi ile Danişment arasında yer alır. Bu fay, K70D genel
gidişli
olup, 15 km uzunluktadır. Zonun üçüncüsünü, Burhaniye-Havran arasında uzanan K55D gidişli ve en uzunu 10 km
olan
biribirine paralel birkaç faydan oluşmaktadır. Bu kırık zonunun dördüncüsünü ise Yağlıoba-Karalar köyleri
arasında uzanan diğer bir fay oluşturmaktadır. Bu fayların daha çok düşey bileşenli faylar olduğu ve
morfolojiyi
etkilememekle birlikte yer yer Kuvaterner yaşlı çökelleri denetlemeleri nedeniyle olası diri faylar olarak
sınıflandırıldığı belirtilmektedir (Şaroğlu vd. 1987).
GEDİZ-EMET (KÜTAHYA) YÖRESİ DİRİ FAYLARI:
Muratdağı kuzeyi ile Şaphanedağı doğusunda Gediz ile Emet arasında kalan bölgede, birbirinden bağımsız
görünen
değişik doğrultulara sahip birçok fay Gediz-Emet yöresi diri fayları olarak adlandırılmıştır (Şaroğlu vd.
1987).
Gediz yöresinde üç ana egemen doğrultulu fay mevcuttur. En güneyde, Erdoğmuş-Sazköy arasında, 12 km
uzunlukta
K80D – D-B gidişli kırıklar bulunmaktadır. Bu kırıklar, 1970 Gediz depreminde yüzey kırığı oluşturmuşlardır
(Arpat ve Özgül 1970, Grabert 1971) ve açılma çatlağı şeklinde gelişmiştir. Bunun yanı sıra Gediz kuzeyinde,
Akkaya- Kayacık arasında 14 km uzunlukta K60B-KKB-GGD gidişli sağ yönlü doğrultu atımlı kırıklar;
Akçaalan-Arapşah arasında ise 6 km uzunlukta K10D – KKD-GGB gidişli sol yönlü doğrultu atımlı kırıklar
uzanmaktadır. Emet yöresinde ise 11 km uzunlukta ve 10 km genişlikte K-G gidişli bir kırık zonu yer
almaktadır.
Morfolojiyi etkilemeleri nedeniyle de bu kırıklar da diri olarak kabul edilmiştir.
SİMAV (KÜTAHYA) FAY ZONU:
Simav ovasını güneyden sınırlayan BKB-DGD genel gidişli fay, simav grabeni olarak adlandırılmıştır (Zescheke
1945, Erer 1977, Akdeniz ve Konak 1979, Konak 1979, ġaroğlu vd. 1987). Konak (1982), Simav fay zonunun
Sındırgı
(Balıkesir), Abide (Kütahya) arasında 150 km uzunlukta olduğunu belirtmiştir. Simavı güneyden sınırlayan
birbirine paralel birkaç faydan oluşan fay zonu K70B genel gidişli olup, yaklaşık 55 km uzunluktadır.
Simav’ın
25 km batısında fay 3 km kuzeye doğru bir sıçrama yapmaktadır. Ovayı KB’dan sınırlayan fay ise yaklaşık 25
km
uzunluktadır. Konak (1982), fayın başlangıçta sağ yönlü doğrultu atımlı olarak çalıştığını, günümüzde ise
düşey
bileşeninin egemen olduğunu ileri sürmüştür. Araştırmacı, fayın 5.5-6 km civarında atımı olduğunu
belirtmektedir. Şaroğlu vd. (1987), Simav fayının sağ yönlü doğrutu atımlı faylara özgü tipik fay
vadilerinin
olduğunu belirtirken, Kartal & Kadirioğlu 2014 bölgede meydana gelen depremlerin odak mekanizması
çözümleri
ve ayrıntılı sismolojik gözlemlere dayanarak Simav Fay Zonunun günümüzde normal fay karakterinde çalıştığını
ileri sürmüşlerdir.
Kütahya Fayı: Kütahya’nın yakın güneyinden geçen ve Kütahya ovasını KB-GD
doğrultusunda
sınırlayan, yaklaşık 33 km uzunluktaki K60B gidişli fay Kütahya fayı olarak adlandırılmıştır (Şaroğlu vd.
1987).
Şaroğlu vd. (1987), fayın sağ yönlü doğrultu atım bileşenli eğim atımlı normal fay olduğunu ve Kuvaterner
yaşlı
çökelleri kesmesi nedeniyle de diri olduğunu ileri sürmektedirler.
SANDIKLI (AFYON) YÖRESİ DİRİ FAYLARI:
Sandıklı ovasını doğudan sınırlayan 36 km uzunluğunda ve 5 km genişlikte bir alanda parçalar halinde dağılım
gösteren KKD-GGB gidişli faylar Sandıklı yöresi diri fayları adı altında incelenmiştir (Şaroğlu vd. 1987).
Bu
faylar, eğim atımlı normal fay karakterindedir. Sandıklı yöresinin diğer önemli fayı, Sandıklı’nın yakın
güneyinden geçen 11 km uzunluktaki K22D gidişli bir faydır. Fayın batı bloğunun aşağıya düştüğü
gözlenmektedir.
Şaroğlu vd. (1987), Sandıklı yöresindeki fayların genel olarak diri sol yönlü doğrultu atım bileşenli normal
faylar olduklarını ileri sürmüşdür. Araştırmacılar, Afyon-Sandıklı civarında olan depremlerin bu faylarla
ilişkili olduklarını belirtmektedirler.
Sultandağı Fayı: Sultandağlarını doğudan sınırlayan, yaklaşık 65 km
uzunlukta
ve K35B gidişli fay Sultandağı fayı olarak adlandırılmıştır (Şengör vd. 1986, Şaroğlu vd. 1987). Fay, batıda
Çay
ilçesinden başlamakta, Sultandağı ve Akşehir ilçeleri içerisinden geçmekte ve doğuda Doğanhisar ilçesine
kadar
uzanmaktadır. Boray vd. (1985), Sultandağı fayının Isparta Büklümünün şekillenmesinde önemli bir yapısal
unsur
olduğunu ve neotektonik dönemin başlangıcında geliştiğini ve her iki dönemde de sağ yönlü olarak çalıştığını
ileri sürmektedir. Bazı araştırmacılar ise, fayın başlangıçta sağ yönlü doğrultu atımlı daha sonra da
bindirme
şeklinde çalıştığını ileri sürmektedirler.
AFYON YÖRESİ DİRİ FAYLARI:
Afyon ovasını morfolojik olarak göneyden sınırlayan, Afyon – Çay – Şuhut arasında yer alan küçük boyutlu
sistematik bir dizilim gösteren faylar Afyon yöresi diri fayları olarak adlandırılmıştır (Şaroğlu vd. 1987).
Faylar, Afyon – Çay arasında D-B, Afyon batısında KB-GD genel gidişlidir. Bu yörenin en önemli faylardan
birisi,
Çay-Gözsözlü arasında uzanan yaklaşık 26 km uzunlukta, D-B gidişli faydır. Söz konusu fay, Gözsözlü köyü
civarında normal fay morfolojisi izlenmektedir (Boray vd. 1985). Afyon güneyinde, Işıklar köyü yakınında
K50B
gidişili diğer bir normal fay yer almaktadır. Bu bölgede fay atımının 100 m civarında olduğu
bildirilmektedir
(Şaroğlu vd. 1987). Işıklar köyü batısında, Afyon-Şuhut karayolunun 16.km’sinde BKB-DKD gidişli normal
faylardan
oluşan bir fay zonu daha gözlenmektedir. Araştırmacılar, Afyon yöresindeki diri fayların en genç kestikleri
birimlerin Pliyosen yaşlı olduklarını ve morfolojik olarak belirgin olmaları nedeniyle olası diri faylar
olduklarını ileri sürmüşlerdir.
KALE-TAVAS (DENİZLİ)-DİNAR (AFYON) YÖRESİ DİRİ FAYLARI:
Beyşehir Gölü (Konya)
Fayı: Beyşehir gölünü batıdan sınırlayan fay, Beyşehir gölü fayı olarak
adlandırılmıştır (Şaroğlu vd. 1987). Şaroğlu vd. (1987), morfolojik verilere göre fayın sağ yönlü doğrultu
atımlı ve olası diri fay olduğunu ileri sürmektedirler. Akay (1981), fayın doğrultu atımlı fay olduğunu,
Koçyiğit (1984), fayın normal fay olduğunu belirtmektedirler.
Senirkent (Isparta) Fayı: Kumdanlı-Uluborlu arasında uzanan yaklaşık 43 km uzunlukta, K65D
gidişli fay, Senirkent fayı olarak adlandırılmıştır (Şaroğlu vd. 1987). Fay, Uluborlu-Senirkent ve
Büyükkabaca-Taşevi arasında morfolojik olarak çok belirgindir. Senirkent-Uluborlu arasında kuzey blok,
doğuda
ise güney blok morfolojik olarak aşağıda bulunmaktadır. Araştırmacılar, fayın sol yönlü doğrultu atımlı ve
olası
diri fay olduğunu ileri sürmüşlerdir.
Tatarlı (Afyonkarahisar) Fayı: Koçbeyli fayının batı uzantısında, Akçin köyü-Tekinova
arasında
uzanan yaklaşık 20 km uzunluğunda ve K58D gidişli fay Tatarlı fayı olarak adlandırılmıştır (Şaroğlu vd.
1987).
Fay, Tatarlı civarında çok tipik olarak izlenebilirken, morfolojik olarak Gölovasını güneyden
sınırlamaktadır.
Koçyiğit (1984), fayın normal fay olduğunu; Şaroğlu vd. (1987), morfolojik verilere dayanarak fayın ters
bileşenli sol yönlü doğrultu atımlı fay olduğunu ileri sürmektedirler.
Koçbeyli (Afyonkarahisar) Fayı: Dinar-Çay arasında, yaklaşık 26 km uzunlukta ve K65D gidişli
fay, Koçbeyli Fayı olarak adlandırılmıştır (Demirkol ve Yetiş 1985, Şaroğlu vd. 1987). Fay, Karamuk
havzasını
morfolojik olarak güneyden sınırlar. Fay, Çay’ın 9 km güneyinde Çayderesi’nden başlar. Doğu ucunda birbirine
paralel üç parçadan oluşan fay, batıya doğru 6 km’lik bir alanda belirsizleşir. Araştırmacılar, fayın sol
yönlü
ve olası diri fay olduğunu belirtmektedir.
ISPARTA BÜKLÜMÜ KUZEY BÖLÜMÜ DİRİ FAYLARI
Batı Toroslar’da, Burdur ve Dazkırı kuzeyinde kalan faylar, Isparta büklümü kuzey bölümü diri fayları olarak
adlandırılmıştır (Şaroğlu vd. 1987). Bu alan, güneyde Beyşehir-Eğirdir, batıda Dinar ve kuzeyde
Çay-Şuhut-Haydarlı arasında kalır. Bu bölümdeki faylar, KD-GB ve KB-GD olmak üzere iki ana doğrultuda
gelişmiştir. Şaroğlu vd. (1987), KD-GB doğrultulu olanların sol yönlü; KB-GD olanların ise sağ yönlü ve her
ikisinin de bindirme bileşenlerinin olduğunu savunmaktadır.
Acıgöl (Afyonkarahisar-Denizli) Fayı (Dazkırı): Dazkırı güneyinde, Acıgölün kuzeyinden geçen
16
km uzunlukta ve güneyden sınırlayan 21 km uzunluktaki K55D gidişli iki fay, Acıgöl fayı olarak
adlandırılmıştır
(Şaroğlu vd. 1987). Fayın batı bloğu morfolojik olarak aşağıda bulunmaktadır. Şaroğlu vd. (1987), bölgesel
konuma göre, fayın doğrultu atım bileşenli normal fay olduğunu ve morfolojik verilere dayanarak da olası
diri
fay olduğunu belirtmektedirler.
Burdur Fayı: Burdur gölü ve çevresinde, Burdur havzasını doğu ve batıdan sınırlayan
KD-GB
gidişli faylar, Burdur fayı olarak adlandırılmıştır (Şaroğlu vd. 1987). 1914 depreminde 40 km uzunluğunda
bir
yüzey faylanması meydana gelmiştir (Pınar ve Lahn 1953, Arpat 1971, Erinç vd. 1971). Şaroğlu vd. (1987),
Burdur
yöresinde başlıca üç önemli fayın bulunduğunu belirtmektedir. Bu faylardan ilki, Burdur’un doğusunda yer
alan 17
km uzunlukta ve KD-GB gidişli faydır. Söz konusu fay, 7 km uzunluktaki kuzey bölümde K60D; Burdur doğusunda
uzanan 5 km’lik bölümde K40D ve güneydeki 5 km’lik bölümde ise K75D doğrultuludur. Fayın doğu bloğu batısına
göre yukarıda bulunmaktadır. Şaroğlu vd. (1987), fayın sol yönlü doğrultu atımlı olduğunu, doğrultu
değiştirdikleri yerin fayın sıçrama yaptıkları bölgeye karşılık geldiğini ve bu durumda orta kesiminde
açılma
karakterli bir normal fay gelişebileceğini savunmaktadır. Burdur gölü faylarından ikincisi, Burdur gölü
güneyinde, Hacılar köyü doğusunda, yaklaşık 12 km uzunlukta ve K40D doğrultulu faydır. Birbirine paralel iki
kırktan oluşan fayın güney bölümünde bindirme bileşeni gelişmiştir. Üçüncü fay ise, Burdur gölü GB’sında
yaklaşık 15 km uzunlukta ve K17D gidişli faydır. 1963 ve 1971 depremleri bu
alandaki fayların diriliğini gösteren önemli depremlerdir.
Gölhisar-Çameli (Denizli) Fayı: Gölhisar güneyinde, Kelekçi-Altınyayla arasında uzanan
40
km uzunlukta ve 30 km genişlikte birbirine paralel KD-GB genel gidişli üç fay zonu Gölhisar-Çameli fayı
olarak
adlandırılmıştır (Şaroğlu vd. 1987). Araştırmacılar, doğrultu atımlı faylara özgü tipik fay vadilerine, fay
denetimli drenajlara ve sol yanal ötelenmiş derelere dayanarak, fayın sol yönlü doğrultu atımlı fay olduğunu
ve
Kuvaterner yaşlı çökelleri etkilemeleri nedeniyle de diri olduğunu ileri sürmüşlerdir.
Kaş Yöresi (Antalya) Diri Fayları: Kaş doğusunda, KD-GB gidişli birkaç fay, Kaş yöresi diri
fayları adı altında incelenmiştir (Şaroğlu vd. 1987). Bunlardan en kuzey olanı Kasaba havzasını güneyden
sınırlayan yaklaşık 18 km uzunlukta ve K50D gidişli faydır. Demre çayı fay tarafından sol yönlü olarak
ötelenmiştir. Kaş doğusunda, Üçada, Sıcak yarımadası ve Kekova adasını kuzeyden sınırlayan küçük boyutlu
KD-GB
gidişli üç fay daha yer almaktadır (Şaroğlu vd. 1987). Şaroğlu vd. (1987), bu fayların kuzeydeki fayla aynı
doğrultuda olmasına bağlı olarak sol yönlü olmaları gerektiğini savunmaktadır.
FETHİYE-KÖYCEĞİZ YÖRESİ DİRİ FAYLARI
Fethiye-Köyceğiz arasında yıkıcı deprem yapabilecek büyük boyutta faylar yer almamaktadır. Ancak yörede sık
sık
yıkıcı depremler olmaktadır. Şaroğlu vd. (1987) fayların boyutları ile yörenin depremselliği hakkındaki bu
çelişkiyi iki şekilde açıklamaktadırlar. Araştırmacılar, (1) fayların bulunduğu alanlarda ofiyolitik
kayaçlar
yer aldığını ve bu tür kayaçlarda faylanmaların küçük
boyutta ve zon şeklinde geliştiğini; (2) yörenin odağı denizde olan büyük
depremlerden
etkilenmiş olabileceğini ve bu olasılığın geçerli olabileceğini ileri sürmektedirler.
ESKİŞEHİR-BURSA FAY ZONU:
Eskişehir-Bursa arasında, 180 km uzunlukta bir alanda dağılım gösteren KB-GD genel gidişli birkaç fay takımı
Eskişehir-Bursa fay zonu olarak adlandırılmıştır (Şaroğlu vd. 1987). Araştırmacılar, bu fayların aynı
karakterde
olduklarını, doğrultularının birbirlerinin devamı olacak şekilde uyumluluk gösterdiklerini ve Kuzey Anadolu
Fay
Zonu ile Ege Çöküntü Sistemi arasında geçiş zonu oluşturduklarını ileri sürmektedirler. Bu zonda 1956
Eskişehir
depremi ve Bursa civarında birçok küçük depremler olmuştur. Zon içerisinde yer alan belli başlı faylar:
Kaymaz
fayı, Eskişehir fay zonu, İnönü-Dodurga fay zonu ve İnegöl yöresi diri faylardır.
İnegöl (Bursa) Yöresi Diri Fayları: Bursa-İnegöl-Yenişehir arasında geniş bir alanda dağılım
gösteren birkaç fay takımı İnegöl yöresi diri fayları olarak adlandırılmıştır (Şaroğlu vd. 1987). İnegöl
batısında, Uludağ’ın kuzey eteklerine karşılık gelen fay, yaklaşık 20 km uzunlukta ve K50B gidişlidir,
morfolojik dikliklere bağlı olarak normal fay olarak nitelendirilmiştir (Şaroğlu vd. 1987). İnegöl-Yenişehir
arasında uzanan faylar, yaklaşık 17 km uzunlukta bir kesimde izlenmekte olup, K65D gidişlidir. Morfolojik
veriler, fayın sol yönlü doğrultu atımlı fay olduğunu göstermektedir. Şaroğlu vd. (1987), fayların
Kuvaterner
yaşlı çökelleri kesmediğini, ancak Bursa GD’sunda bazı depremlerin meydana geldiğini ve bu nedenle bu
fayların
olası diri fay olduğunu ileri sürmektedirler.
İnönü-Dodurga (Eskişehir) Fay Zonu: İnönü-Dodurga arasında, yaklaşık 30 km uzunlukta ve 15
km
genişlikte bir alanda dağılım gösteren D-B ve KB-GD gidişli faylar İnönü-Dodurga fay zonu olarak
adlandırılmıştır (Şaroğlu vd. 1987). İnönü ovasını morfolojik olarak güneyden sınırlayan faylar, D-B
gidişli;
İnönü-Dodurga arasında yer alan faylar ise KB-GD gidişlidir. İnönü civarındaki D-B gidişli faylar, kuzey
blokları düşmüş eğim atımlı normal fay karakterindedirler. Buna karşılık KB-GD gidişli faylar, sağ yönlü
doğrultu atımlıdırlar. Şaroğlu vd. (1987), fayların bazılarının diri, bazılarının da olası diri fay
olduklarını
belirtmektedirler.
Eskişehir Fay Zonu: Eskişehir ovasını kuzey ve güneyden sınırlayan BKB-DGD genel gidişli
faylar
Eskişehir fay zonu olarak adlandırılmıştır (Şaroğlu vd. 1987). Bu faylar, kuzey blokları düşen eğim atımlı
normal fay karakterindedirler. 50 km uzunlukta bir alanda dağılım gösteren zonun kuzeyindeki faylar, D-B
gidişlidir. Bu faylarda da güney blok aşağıya düşmüştür. Şaroğlu vd. (1987), Eskişehir ovasının bu normal
fayların denetiminde gelişmiş bir havza olduğunu ve fayların D-B’dan KB-GD’ya değişmesinin ise sağ yönlü
doğrultu atımlı faylanma ile açıklanabilceğini ileri sürmektedirler. Araştırmacılar, bu fayların Kuvaterner
yaşlı birimleri etkilemesi ve 1956 Eskişehir depremi nedeniyle diri fay olduğunu belirtmektedirler.
Kaymaz (Eskişehir) Fayı: Eskişehir’in 50 km GD’sunda, Kaymaz kuzeyinde, yaklaşık 18 km
uzunlukta
ve K77B genel gidişli fay Kaymaz fayı olarak adlandırılmıştır (Şaroğlu vd. 1987). Fay, morfolojik olarak
belirgin olup, fay doğrultusu boyunca gelişmiş fay vadilerine dayanarak sağ yönlü doğrultu atımlı fay olduğu
ve
Eskişehir fay zonu ile olan ilişkisine bağlı olarak da diri fay olduğu belirtilmektedir.
BATI ANADOLU AÇILMA SİSTEMİ ÜZERİNDE MEYDANA GELEN TARİHSEL VE ALETSEL DÖNEM (M ≥ 5.5) DEPREM AKTİVİTESİ:
Tarihsel Dönem Depremleri: 22 Eylül 1595 Sart-Manisa, 1645-1646 Ege, 7 Haziran 1651 Honaz
(Denizli), 22 Şubat 1653 Aydın, 14 Şubat 1672 Bozcaada (Çanakkale), 10 Temmuz 1688 İzmir, 1700 Kütahya, 25
Şubat
1702 Denizli, Nisan 1739 Foça (İzmir), 3-5 Temmuz 1778 İzmir, 5 Ağustos 1794 Söğüt, 1850 Kemalpaşa, 28 Şubat
1855 Bursa, 1863 Şuhut (Afyon), 23 Şubat 1865 Midilli (Yunanistan), 7 Mart 1867 Midilli (Yunanistan), 1
Aralik
1869 Kerme (Muğla), 3 – 5 Mayıs 1875 Dinar (Afyon), 1880 Sakız Adası (Yunanistan), 15 Ekim 1883 Çeşme
(İzmir),
19 Ağustos 1895 Aydın, 20 Eylül 1899 Mendres Vadisi depremleri.
Aletsel Dönem Depremleri: 11 Ağustos 1904 Samos (Yünanistan) Ms=6.2, 3 Ekim 1914 Burdur
Ms=7.0,
18 Kasım 1919 Ayvalık (Balıkesir) Ms=7.0, 20 Kasım 1924 Altıntaş (Kütahya) Ms=5.9, 7 Ağustos 1925
Dinar
(Afyon) Ms=5.9, 31 Mart 1928 İzmir Açıkları Ms=6.2 , 2 Mayıs 1928 Harmancık (Bursa) Ms=6.1, 23 Nisan 1933
Kos
Açıkları (Ege Denizi) Ms=6.4, 19 Temmuz 1933 Çal (Denizli) Ms=5.7, 22 Eylül 1939 Dikili (İzmir) Ms=6.6, 23
Mayıs
1941 Muğla Ms=6.0, 15 Kasım 1942 Dursunbey (Balıkesir) Ms=6.1 , 25 Haziran 1944 Uşak Ms=6.0, 21 Şubat 1946
Argıthanı (Konya) Ms=5.5, 23 Temmuz 1949 İzmir Açıkları Ms=6.6, 16 Temmuz 1955 Söke (Aydın) Ms=6.8, 20 Şubat
1956 Eskişehir Ms=6.4, 9 Temmuz 1956 Ege Denizi Ms=7.4, Ms=6.5, 23 Mayıs 1961 Köyceğiz Açıkları Ms=6.3, 11
Mart
1963 Buldan (Denizli) Ms=5.5, 25 Mart 1969 Sındırgı (Balıkesir) Ms=6.0, 28 Mart 1969 Alaşehir (Manisa)
Ms=6.5,
28 Mart 1970 Gediz (Kütahya) Ms=7.2, 12 Mayis 1971 Burdur Ms=5.9, 6 Kasim 1992 Seferihisar (İzmir) Mw=6.0, 1
Ekim 1995 Dinar (Afyon) Mw=6.4, 15 Aralık 2000 Bolvadin (Afyon) Mw=6.0 , 03 Şubat 2002 Sultandağı (Afyon)
Mw=6.5, 10 Nisan 2003 Urla (İzmir) Mw=5 7, 04 Ağustos 2004 Ege Denizi Mw=5.5, 17 Ekim 2005 Sığacık (İzmir)
Mw=5.5, 19 Mayıs 2011 Simav (Kütahya) Mw=5.9 depremleri.
Referans:
-
Demirtaş, R. Türkiye Diri Fayları, Deprem Etkinlikleri, Paleosismolojik Çalışmalar ve Gelecek
Deprem Potansiyelleri. -
F. Tuba Kadirioğlu, Recai F. Kartal, Tuğbay Kılıç, Doğan Kalafat, Tamer Y. Duman, Selim Özalp, Ömer
Emre,
An Improved Earthquake Catalogue (M ≥ 4.0) For Turkey And Near Surrounding (1900-2012). 2nd European
Conference on Earthquake Engineering and Seismology, İstanbul Aug. 25-29,2014.Page:411-422
(Proceedings
Book)
Daha fazla haber için tıklayın: Son Depremler

