Büyük Birlik Partisi (BBP) Genel Başkanı Mustafa Destici, Mardin’de partisinin Olağan İl Kongresi’nde yaptığı açıklamalarla gündeme oturdu. Artuklu Üniversitesi Rektörlük binasındaki Atatürk Kültür Merkezi’nde düzenlenen kongrede konuşan Destici, hem Türkiye’nin birlik vurgusunu öne çıkardı hem de “Terörsüz Türkiye” başlığı altında yürütülen sürece ilişkin net ve sert bir tutum ortaya koydu. Konuşmasında özellikle “şartsız, müzakeresiz, pazarlıksız” silah bırakma ve örgütün kendini feshetmesi beklentisini tekrar eden Destici, sürecin bu çizgiden sapması halinde toplumun buna karşı çıkacağını söyledi.
“Biriz, beraberiz ve kardeşiz” vurgusu
Destici, konuşmasının başında Türkiye’nin etnik ve kültürel çeşitliliğine rağmen ortak bir millet gerçekliğinde buluştuğunu dile getirerek, “Türk’üyle, Kürt’üyle, Arap’ıyla, Türkmen’iyle biriz, beraberiz ve kardeşiz” ifadelerini kullandı. Bu birlik zemininin korunmasının öncelik olduğuna işaret eden BBP lideri, toplumun kardeşliğini hedef alan girişimlere bugüne kadar fırsat verilmediğini, bundan sonra da verilmeyeceğini vurguladı.
İçindekiler
ToggleBu mesaj, Destici’nin terörle mücadele konusundaki yaklaşımının bir devamı olarak değerlendirildi. İşaret edilen temel düşünce şuydu: Türkiye’nin iç barışı ve toplumsal dayanışması, terörle mücadelede tavizsiz bir çizgiyle korunmalı; süreçler de bu temel üzerine inşa edilmeli.
“Silah bırakacaksa şartsız bırakacak”
“Terörsüz Türkiye” sürecine ilişkin en güçlü başlık Destici’nin “şart yoksa biz varız” çizgisi oldu. Destici, terör örgütünün silah bırakması ve kendini feshetmesi durumunda bundan büyük memnuniyet duyacaklarını belirterek, bunun Türkiye’nin iç barışına, kalkınmasına ve özellikle bölge halkının huzuruna katkı sağlayacağını söyledi. Ancak konuşmasının tonunu sertleştiren nokta, bu hedefe giden yolda gizli pazarlık ihtimali oldu.
Destici, kamuoyuna “şartsız, pazarlıksız, müzakeresiz” denilirken, arka planda müzakere yürütülmesi veya şartların ileri sürülmesi halinde buna karşı çıkacaklarını dile getirdi. “Millet buna ‘dur’ der” ifadesiyle de toplumun bu konuda hassasiyet taşıdığını savundu.
“Ben karşımızdakilere güvenemiyorum”
Konuşmanın en çok yankı uyandıran bölümü ise Destici’nin güven vurgusu oldu. BBP lideri, sürecin başından beri aynı noktada durduğunu belirterek “Ben karşımızdakilere güvenemiyorum, güvenmiyorum” dedi. Bu güvensizliğin gerekçesini ise dış aktörlere bağladı. Destici’ye göre terör örgütünün ve onu destekleyen yapıların arkasında ABD, İsrail ve Batı ülkeleri bulunuyor. Bu nedenle örgütün “samimi” olduğunun göstergesinin, öncelikle bu aktörlerle ilişkilerin kesilmesi gerektiğini söyledi.
Bu açıklamalar, Destici’nin terör meselesini sadece iç güvenlik değil aynı zamanda uluslararası güç dengeleri üzerinden okuyan yaklaşımının altını çizdi. Mesaj açıktı: Dış destekle ayakta duran bir yapı, gerçek anlamda çözüm ya da silahsızlanma niyeti taşımıyorsa süreç riskli hale gelir.
“Devlet teröristle pazarlık yapmaz” çizgisi
Destici, konuşmasının devamında devletin terör örgütleriyle herhangi bir pazarlığın tarafı olamayacağını vurguladı. “Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin teröristlerle yapacağı bir pazarlık yoktur” diyen Destici, herhangi bir şartın kabul edilemeyeceğini söyledi. Tartışılan bazı kavramlara da doğrudan değinerek, “hukuksal tanıma” gibi ifadelerin terör örgütünü meşrulaştırma riskine taşıdığı görüşünü savundu.
Benzer biçimde “demokratik dönüşüm” ifadelerinin içinin netleşmesi gerektiğini belirterek, burada neyin kastedildiğini, hangi anayasal maddeler üzerinde değişiklik hedeflendiğini sordu. Destici, herkesin ana dilini konuşmasını, kimliğini ifade etmesini ve inancını yaşamasını desteklediklerini söylerken, bunun devletin adı, resmi dili ve ortak kimliği gibi temel unsurları tartışmaya açmaması gerektiğini vurguladı.
“Kimliği kaybederseniz bölünürsünüz” uyarısı
BBP lideri, devletin temel nitelikleri konusunda çizdiği sınırları keskin bir dille tarif etti. Her devletin bir adı, resmi dili ve kimliği olduğunu belirten Destici, bu unsurların zayıflatılması halinde ülkelerin Irak veya Suriye örneklerinde olduğu gibi parçalanma riski yaşadığını ifade etti. Bu nedenle birlik, kardeşlik ve beraberlik vurgusunu sık sık tekrarladı.
Destici’nin bu kısmı, sürece dair endişelerini yalnız güvenlik boyutunda değil, ülkenin siyasal bütünlüğü ve anayasal düzeni üzerinden de temellendirdiğini gösterdi.
Kongrede yerel mesajlar da vardı
Konuşmanın sonunda Destici, Mardin’in toplumsal ve kültürel potansiyeline işaret ederek, bölgeden yeni bilim insanları ve başarı hikâyeleri çıkabileceğini söyledi. Aziz Sancar örneğini anarak, Mardin’in bu kapasiteye sahip olduğunu vurguladı ve salondaki katılımcılara teşekkür etti.
Siyasi tabloya etkisi
Mustafa Destici’nin Mardin’deki çıkışı, “Terörsüz Türkiye” sürecine dair siyasi tartışmaların sertleşebileceğinin işareti olarak yorumlanıyor. BBP lideri, bir yandan silahsızlanmaya “evet” derken diğer yandan bu sürecin “şart, pazarlık ve müzakere” zeminiyle yürütülmesine açık bir itiraz koyuyor. Özellikle “güvenmiyorum” vurgusu, süreçle ilgili kamuoyu tartışmalarında güçlü bir siyasal pozisyon olarak öne çıkıyor.
Destici’nin mesajı net: Terör örgütü silah bırakacaksa bunu hiçbir şart öne sürmeden yapmalı; devletin ise meşruiyet çizgisini zedeleyecek herhangi bir pazarlığa girmesi kabul edilemez. Bu yaklaşımın, önümüzdeki dönemde asgari müştereklerde buluşma arayışlarını nasıl etkileyeceği ise süreç ilerledikçe daha görünür olacak.

