Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

Stamata Revithi: Kadınların Olimpiyat Ruhuna Katkısı ve Mücadelesi

Tarihe geçen kadın dayanışması: Stamata Revithi, 1896 Yaz Olimpiyatları sırasında kadınların sporda yer almasına yönelik tüm engellemelere rağmen 40 kilometrelik maraton parkurunu kendi çabasıyla tamamladı. Kadınların atletizmde var olma mücadelesinin sembolü haline gelen Revithi, bu tarihi koşuyu yaklaşık 5 saat 30 dakikada tamamladı ancak Panathinaiko Stadyumu’na girmesine izin verilmedi. Bu çabası, modern Olimpiyat tarihinin önemli bir dönüm noktası olarak anılıyor.

Tarihe geçen kadın dayanışması: Stamata Revithi, 1896 Yaz Olimpiyatları sırasında

Modern Olimpiyat tarihine damgasını vuran kadınlardan biri, kuşkusuz ki 1896 Yaz Olimpiyatları’nda tarihe geçen bir eyleme imza atan Stamata Revithi’dir. Antik Olimpiyatların izinden giderek Yunanistan’ın başkenti Atina’da düzenlenen modern Olimpiyat oyunlarında yalnızca erkeklerin yarışmasına izin verilmesine rağmen, Revithi’nin maratonu koşma azmi ve mücadelesi, hem dönemin toplumsal cinsiyet algılarına hem de spor dünyasına unutulmaz bir örnek teşkil etmiştir. Ancak Stamata Revithi’nin hikâyesi, sadece o günlerin değil, kadınların Olimpiyatlardaki varlık mücadelesinin de bir özeti niteliğindedir.

Kökleri ve Zorluklarla Dolu Yaşamı

1866 yılında Ege Denizi’ndeki Sire (Siros) Adası’nda doğan Stamata Revithi, zorlu bir hayatın içinden geldi. O dönemdeki birçok kadın gibi Revithi’nin yaşamı da ekonomik zorluklarla şekillendi. 1896’ya gelindiğinde Pire’de yaşayan Revithi, iki çocuğundan birini henüz birkaç yıl önce kaybetmişti; diğer çocuğu ise henüz 17 aylıktı. Bu zorluklara rağmen, hayatını yeniden kurma arzusuyla Atina’ya ulaşmaya karar verdi. Yürüyerek kat ettiği yaklaşık dokuz kilometrelik yol, onun mücadelesinin sadece bir başlangıcıydı.

Kadınların sosyal rollerinin katı bir şekilde çizildiği Viktorya dönemi Avrupa’sında, kadınların spor yapması hoş karşılanmıyordu. Pierre de Coubertin gibi dönemin Olimpiyat liderleri, kadınların spordaki yerini sadece erkekleri teşvik eden figürler olarak tanımlıyordu. Kadınların atletizmle ilişkisinin erkek sporcular üzerinde olumsuz etkiler yaratacağına inanan Coubertin ve onun gibi düşünenler, kadınları oyunlardan dışlama konusunda kararlıydı.

Maratonun Ortaya Çıkışı ve Revithi’nin Kararı

Maraton fikri, modern Olimpiyatların en dikkat çekici yeniliklerinden biri olarak tasarlanmıştı. Bu yarış, Maraton Muharebesi’nde Perslere karşı elde edilen zaferi Atina’ya haber vermek için koştuğu anlatılan Feidippides’in efsanesine dayanıyordu. Yunanistan’daki millî gururun bir sembolü olan bu yarış, o dönem kadınlar için erişilmesi mümkün olmayan bir alan olarak görülüyordu.

Atina’ya yürüyerek gelen Revithi, burada bir erkek maraton koşucusuyla tanıştı. Koşucu, ona maratonu koşarak ünlü olabileceğini ve böylece iş bulma şansının artacağını söyledi. Bu görüşme, Revithi’nin maratonu koşma kararını kesinleştirdi. Çocukluğunda uzun mesafeleri koşmayı sevdiğini ve erkek rakiplerini yenebileceğini düşünen Revithi, fiziksel zorlukların üstesinden gelmeye hazırdı.

Erkeklerin Yarışına Katılma Mücadelesi

Maratonun koşulacağı Maraton köyüne ulaştığında, erkek sporcular yarış için hazırlık yapıyordu. Revithi’nin köydeki varlığı hemen dikkat çekti ve yerel muhabirlerin ilgisini çekti. Kendisine sataşan bir erkek sporcuya verdiği “Yunan erkek atletlerin Amerikalılara yenilmesine rağmen kadınları küçümsememesi gerektiği” yanıtı, onun hazırcevaplığını ve özgüvenini gösteriyordu.

Ancak Olimpiyat organizatörleri, kadınların yarışmasını yasaklayan kuralları nedeniyle Revithi’nin yarışa katılma talebini reddetti. Resmî başvuru tarihini kaçırdığı gerekçesi öne sürüldüyse de, asıl nedenin kadın olması olduğu açıktı. Maraton parkuruna girebilmek için mücadele eden Revithi’ye, Atina’da düzenlenecek başka bir yarışta yer alabileceği vaat edildi ancak bu söz hiçbir zaman gerçekleşmedi.

Kendi Koşusunu Yaratmak

Organizasyondan izin alamayan Revithi, kendi yarışını yaratmaya karar verdi. 10 Nisan 1896 sabahı saat 08.00’de, resmî yarıştan bir gün sonra Maraton’dan Atina’ya doğru koşmaya başladı. Kasabanın öğretmeni, belediye başkanı ve şehir hakimi, onun sabah ayrılışına tanıklık ettiklerini belgeleyen bir kâğıt imzaladılar. Revithi, parkuru sabit bir tempoyla geçerek yaklaşık 5,5 saatte Atina’ya ulaştı.

Ancak Panathinaiko Stadyumu’na varan Revithi’nin buraya girişine izin verilmedi. Yunan subaylar tarafından durdurulan Revithi, Atina’ya varış zamanını belgelemek için subaylardan yardım istedi ve kendi el yazısıyla hazırladığı raporu imzalamalarını rica etti. Olimpiyat tarihçilerine göre, Revithi bu belgeleri Yunan Olimpiyat Komitesine sunmayı planladı ancak bunu yapıp yapmadığı ya da belgelerin akıbeti bilinmiyor.

Revithi’nin Ardından

Revithi’nin maratondan sonraki hayatına dair herhangi bir kayıt bulunmamakta. Yunan basını, onun hikâyesini kısaca haberleştirse de sonrasına dair bilgiler vermedi. Tarihçiler, Revithi’nin tarih sahnesinden silindiğini ve “tarihin tozlu sayfalarında kaybolduğunu” belirtmiştir.

Kadınların Olimpiyat maratonuna resmî olarak katılması ancak 1984 Yaz Olimpiyatları’nda mümkün oldu. İlk kadın Olimpiyat maratonunu kazanan Amerikalı Joan Benoit, 2 saat 24 dakikalık performansıyla tarihe geçti.

Melpomene ve Revithi Gizemi

Revithi’nin maraton hikâyesi, aynı dönem bir başka kadının -Melpomene adlı bir kadının- benzer bir parkur koştuğuna dair rivayetlerle de bağlantılıdır. Fransızca yayımlanan Messager d’Athènes gazetesi, 1896’nın başlarında, bir kadının 40 kilometrelik parkuru yaklaşık 4,5 saatte koştuğunu yazmıştı. Ferenc Kemény gibi bazı kaynaklar da bu kadının “Bayan Melpomene” olduğunu ileri sürdüler.

Ancak çağdaş Yunan gazetelerinde Melpomene’ye dair bir bilgi bulunmamakla birlikte, Revithi’nin ismi sıkça geçmektedir. Bu durum, tarihçiler arasında Melpomene ve Revithi’nin aynı kişi olabileceği yönünde tartışmalara yol açmıştır. Yunan tarihçi Athanasios Tarasuleas, Melpomene’nin Revithi’nin ikinci adı olabileceğini ya da Revithi’nin mitolojik bir figür olan Melpomene adıyla anıldığını öne sürmüştür.

Kadın Maratoncuların İzinden

Stamata Revithi’nin hikâyesi, kadınların spordaki yerini sorgulayan ilk örneklerden biridir. Kadınların maratondaki varlık mücadelesi, onun gibi öncüler sayesinde başlamış ve nihayetinde Olimpiyat Oyunlarında yer bulmuştur. Bugün bile kadınların sporda eşit şartlarda temsil edilmesi için verilen mücadeleler, Revithi’nin azmi ve cesaretiyle ilham bulmaktadır.

Stamata Revithi, yalnızca koştuğu mesafe ile değil, kadınların sporda yer alma mücadelesindeki sembolik önemiyle de hafızalarda yer edinmiştir. Onun hikâyesi, çağının ötesinde bir direnişi temsil etmektedir.