Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

Uzman Dr. Ümmü Bilge Sarıbacak, Dünya Serebral Palsi Günü’nde Farkındalık Çağrısında Bulundu

Uz. Dr. Ümmü Bilge Sarıbacak’tan Dünya Serebral Palsi Günü’nde Farkındalık Çağrısı: “Erken Tanı ve Doğru Tedavi ile Serebral Palsinin Etkileri Azaltılabilir”

Uz. Dr. Ümmü Bilge

Yozgat Şehir Hastanesi Çocuk Hastalıkları Hekimi Uz. Dr. Ümmü Bilge Sarıbacak, 6 Ekim Dünya Serebral Palsi (SP) Günü dolayısıyla önemli açıklamalarda bulundu. Sarıbacak, serebral palsinin anne karnında ya da yaşamın erken döneminde beyinde kalıcı ve ilerlemeyen hasar sonucu ortaya çıktığını, hareket ve postür gelişimini etkileyen ve aktivite kısıtlılıklarına yol açan bir durum olduğunu vurguladı.

Uz. Dr. Sarıbacak, “Erken tanı sayesinde gerekli önlemlerin zamanında ve doğru şekilde alınması, serebral palsinin önlenmesi ya da etkisinin azaltılması için büyük bir fırsat sunuyor. SP’li bireylerin özellikle çocukluk döneminde gelişimsel takip ve tıbbi tedavi almaları çok önemli. Doğru müdahalelerle gelişimleri desteklenebilir ve özel eğitim desteğiyle günlük yaşam becerileri kazanmaları sağlanabilir,” dedi.

Serebral Palsi’ye dikkat çekmek amacıyla 6 Ekim’in birçok ülkede Dünya Serebral Palsi Günü olarak kabul edildiğini belirten Sarıbacak, bu günün toplumsal farkındalık açısından büyük bir öneme sahip olduğunu ifade etti.

“En Etkili Tedavi Önlemdir”

Uz. Dr. Ümmü Bilge Sarıbacak, serebral palside en etkili tedavinin önlem almak olduğunu vurgulayarak, gebelik öncesi jinekolojik rehabilitasyonun önemine değindi. “Gebelik öncesinde ve sırasında yeterli jinekolojik ve obstetrik bakımın alınması teşvik edilmelidir. Risk grubunda bulunan kişiler için standart üstü yaklaşımlar benimsenmelidir,” dedi.

SP tedavisinde multidisipliner bir yaklaşımın önemine dikkat çeken Sarıbacak, tedavi sürecinde fiziksel tıp ve rehabilitasyon, ortopedi, çocuk nörolojisi, fizyoterapi ve iş uğraşı terapisi gibi birçok uzmanlık alanının birlikte çalışması gerektiğini belirtti. Ayrıca, ailelerin de tedavi sürecine dahil edilmesinin tedavi sonuçlarını olumlu yönde etkilediğini söyledi.

Serebral Palsi nedir?

Serebral Palsi (SP), genellikle doğum öncesi, doğum sırası veya doğum sonrası dönemde beyinde oluşan hasar nedeniyle ortaya çıkan bir nörolojik durumdur. Beyindeki bu hasar, motor becerilerin kontrolünü sağlayan bölgeleri etkilediği için, SP’li bireylerde hareket, duruş, kas tonusu ve koordinasyon sorunları ortaya çıkar. Hasarın ilerleyici olmaması, yani zamanla kötüleşmemesi durumu sabit kılar; ancak bu bireylerin günlük yaşam aktivitelerini yerine getirmelerinde zorluklar yaşamalarına neden olabilir.

Serebral Palsi’nin belirtileri kişiden kişiye değişiklik gösterir. Bazı bireylerde hafif kas kontrol sorunları ve koordinasyon bozuklukları görülürken, bazıları daha ciddi motor fonksiyon bozuklukları ve fiziksel engellerle karşılaşabilir. SP, yürüme, konuşma, oturma gibi temel motor becerilerini etkileyebilir ve bireylerin bağımsız hareket etmesini zorlaştırabilir.

Serebral Palsi’nin kesin nedeni genellikle doğum sırasında oksijen yetersizliği, enfeksiyonlar, erken doğum gibi faktörlere bağlıdır. Anne karnında veya yaşamın erken dönemlerinde beyin gelişimi sırasında meydana gelen bu hasar, bireyin yaşamı boyunca süren bir durum oluşturur. SP’li bireylerin hayatlarını daha iyi sürdürebilmeleri için erken tanı ve müdahale büyük bir önem taşır.

Tedavi süreci tamamen iyileştirme amacı taşımasa da, Serebral Palsi’nin etkilerini hafifletebilir ve bireylerin yaşam kalitesini artırabilir. Tedavi genellikle multidisipliner bir yaklaşımla yürütülür ve fiziksel terapi, ergoterapi, ilaç tedavileri, ortopedik müdahaleler ve gerektiğinde cerrahi işlemleri içerir. Ayrıca, özel eğitim ve aile desteği, SP’li bireylerin becerilerini geliştirmelerine ve sosyal hayata daha aktif bir şekilde katılmalarına yardımcı olur.

Özetle, Serebral Palsi bireylerin motor becerilerini etkileyen, kalıcı ancak ilerleyici olmayan bir durumdur. Erken tanı ve uygun tedavi yöntemleri ile bireylerin yaşam kalitesini artırmak ve günlük yaşamda daha bağımsız hale gelmelerini sağlamak mümkündür.