Buna nevi şahsına münhasırlık ta denebilir.Öyle kişiler var ki , cümlenin aslı kendine aittir. Cümle sarf edildiği zaman , aslı kendine ait olduğundan kişi akla gelir buna amiyane tabirle markalaşmış kişi denir.
Çevremizde bu tasvire uyan bir çok kişiler olabilir , yada yöreye göre değişiklik arzeder mahiyette bulunmayadabilir , ama benim bildiğim ve yukarıdaki tasvire uyan bazı ki şilerden bu yazıda bahsedeceğim.
Öncelikle nevi şahsına münhasır olmak deyiminin manası üzerinde duracak olursa kişiye özel ferde has manasını ihtiva etmektedir. Yani buna şimdiki sosyolojik tabirle , kendine tarz edinmiş manasıda yüklenebilir.
Gerek siyasi gerekse , sosyal hayatta bu kişilerin olduğu ve bu konuda siyasi hayatın aktörlerinden Eski cumhurbaşkanlarından Süleyman DEMİREL’in , kendine has uslubuyla bazı cümleleri , halk tabakasında sarf edildiğinde cümlenin aslının ona olduğu kanaati hemen akıllara gelirdi .Buna rahmetli Turgut ÖZAL , Tansu ÇİLLER , Erdal İNÖNÜ ve daha ismini buradan sayamayacağım bir sürü siyasi eklenebilir.
DEMİREL’in ; “Dün dündür, bugündür. “Benzin vardı da biz mi içtik?””Altı kere gittim, yedi kere geldim.”
Ege bir yunan gölü deeldir, ege bir türk gölü deeldir elhamdulillah ege bir göl deeldir.
Sapkamı koysam o bile seçilir.*
Bunların içerisinde Seçim çalışmaları için ısparta’daki risale_i nur talebelerine yapmış olduğu seçim vaadi ;
Nurcular kendisini pek severler ve hep demirele oy vermişlerdir. netekim demirel bir seçimde nurculara kabinede bakan vereceğini vadetmiş fakat kabine açıklandığında beklenen nurcu bakan çıkmamıştır. bunun üzerine nurcularda haklı olarak demirele, sayın demirel hani bizden bir bakan alıcaktınız diye sormuşlar ve demirel kendinden beklenen cevabı vermiş
-Ben varım ya. Başbakanınız nurcu ya daha ne istiyorsunuz
Rahmetli ÖZAL’ında buna benzer kendine has uslubu ve edası ile söylediği kitleyi hitab ettiği ortamı hem güldürü mahiyette hemde düşündürücü mahiyette algılattırmasıydı.
Siyasi çevreden olduğu gibi entelektüel ve sısyal hayattaki bazı sözlerde bunlara örnek mahiyet arzeder.
Bunlar içerisinde çok dikkatimi celbeden Gazeteci Abdurrahman DLİLPAK’ın tarzı ve uslubudur.
Dilipak Üstadın ;
Gözünüze yanan kibriti çok yakınlaştırırsanız , ardından yanan koca bir ormanı göremezsiniz.
Allahu Teala cahil ve fasık bir kavme hidayet nasib etmez.
Kan ve gözyaşı üzerine iktidar ve servet üretilmez.
Güç ve iktidar el değiştirir. ALLAH iktidarıda gücüde dilediğine verir.
Söylediğimizin ve söylemediğimizin hesabını vereceğiz.
Bu türden çok söz sahibi insanlar mevcuttur.Kendilerine has uslubuyla bu sözleri sarfedenler yıllar geçsede bu sözlerle hatırlanırlar ve bu sözlerle özdeşleşmiş olurlar.
Hani derler ya eskiden filan kesin bir Sözü vardı diye işte ona benzer bir tanım bir tasvir işte ,,,
Bunun yanında değerli büyüğümüz Hacı Mahmut Güveli amcamızı da buradan zikretmeden geçemeyeceğiz .
Onun kendine has uslubu ile daha önceki yazılarımızda da ifade ettiğimiz :
Hizmet eden şeref bulur , ağalık eden hava alır.
Sevgi kusur görmeye manidir.
İlla gıybet etmek isterseniz babanızı ediniz.
Sakın terki edepten diye başlayan şair Nabi’nin dizeleri ve İmam busayrinin; Muhammedun beşerun ve leysekel beşeru ,Bel hüve ya’kutun kennasu velhaceru ‘.. ‘’ mısralarını da bir yerde okuduğum zaman , karşıma çıktığı zaman kendilerini hatırlarız.Zira bu dizeleride kendilerinden çokça dinlemişliğimiz vardır.
İşte bu tür cümleler bu tür sözler kişilerin hafızasına kazındığı zaman , o kişiler tabiri caizse marka olmuş olmaktalar.Markalaşmak illa da bir ürünün adı olmak değil , cümle yada söz söylendiği anda söyleyeni akla düşürüyorsa artık söyleyen kişi marka olmuş oluyor.
Günümüzün bu kişileri gittikçe azalmak ta , daha doğrusu artacağı yerde eksilmekte ve mana itibariyle hafızaları belli bir düşünceye sevkedecek türden cümle ve kelimelerin sayısı azalmaktadır .
VESSELAM
