YouTube

  • DOLAR
    %0,16
  • EURO
    %0,10
  • ALTIN
    %0,88
  • BIST
    %-0,24
Hayatınıza uygun alanlar yaratmak yerine, Hayatınızı alanlara göre yaşayın.

Hayatınıza uygun alanlar yaratmak yerine, Hayatınızı alanlara göre yaşayın.

Her yeni bir gün; yeni uyanış, yeni zaman, yeni hayatlar.
Her sabah uyanışımız bizlere bu hayatta sunula bilecek en büyük şanstır.
Bizler, bize sunulan bu şansın farkına belki bir günde, bir ayda ya da bir yıl sonunda farkına varacağız.
Renkli dünyada renkli giysiler, renkli eşyalar arasında belki de kaybolup hiçbir zaman fark etmeyeceğiz.
Hep en iyisi olma kavramı içerisinde hayat akışında kaybolup gidiceğiz.
Zaman içinde kovalamaca oynayarak her günümüzü tekrar dahilinde kendi gölgesi halinde yarıştırıyoruz.
Niçin yaşadığımızı niçin var olduğumuzu unutma gayesinde ilerlerken bir şeyi unutuyoruz oda;
‘’Her şey olması gibi görünürken aslında hiçbir şeyin olmaması gibi’’.
Genel anlamda bir at gözlüğü mevcut hayata bakışımızda. Hayatımızın nasıl görünmesi gerektiğine dair bir yanılgı söz konusu.
Hayatımız bu noktada yavaşça gelişti aslında bir günde oluşan bir durum değil.  Çok para kazanma uğrunda yavaşça ve emin adımlarla senelerdir devam eden bir döngü ve artık hayatımızda neyin önemli olduğunun farkında olmadığımız bir yaşam.
Örnek vermek gerekir ise;
Daha az eşyanın olduğu bir hayat düşünün, daha az imkan, daha az dağınıklık, daha az stres, daha az borç ve oyalanmadan yaşanan hayat…
Şimdide daha fazlasıyla düşünün hayatı daha çok zaman, daha anlamlı ilişkiler, daha fazla gelişim, daha fazla yardımlaşma ve memnuniyet. İki sonuç evresinde;
‘’Hayatta uygun alanlar yaratmak yerine hayatınızı alanlara göre yaşamak sizin elinizde’’.
Arzularımızı düpedüz maddi şekilde tatmin etmek gerçekten ilginç bir olgu.
Henüz fark edemediğimiz sorun ise; tüm hayatımızı çalışarak geçirmektense tek tük bir şeylerle uğraşarak hayatımızdan nasıl keyif aldığımızı fark edebilmek.
Kafaya taktığımız bir şeyi hemen alıyoruz sonra onun yerine ve onlarca açıdan gelişmiş başka bir yenisi çıkıyor.
Söz konusu en iyi, en popüler, en çok arzulanan ürünler olduğunda artık elimizdekini umursamıyor olmamız.
Aslında, sahip olduğumuz ürün memnuniyetsizlik kaynağı.
Sanırım biz, bizi mutlu edecek hayatın ne olduğundan emin değiliz ve ortaya çıkan her bir arzuyu karşılamanın bir şekilde hayatı tatmin edici kılmasını bekleriz.
Aslında sorun şu ki, daha çok kazanmanın kontrolü her zaman bizde değil. Ama daha az harcamanın kontrolü bizde. Daha aza sahip olarak kontrolü elinize alabilirsiniz. Ve daha aza sahip olarak, aslında sahip olduğunuzu yetiştirmiş olursunuz.
Annelerimiz, hatta büyüklerimiz kıyafet alışverişi yaparken yılda dört sezon vardı. Ya da iki sezon.
Biri soğuğa karşı giyilirdi, biri de sıcağa göre..
Şimdi ise yılda 52 sezon var. İnsanlar artık içinde boşlukları doldurmak için eşyalar, kıyafetler satın alıyorlar.
Sonuç olarak şöyle bir döngü çıkıyor ortaya; aslında istemediğine asla doyamıyorsun. Diğer bir değişle, aslında daha fazla alışveriş, daha fazla oyuncak, daha fazla araba istemiyoruz. Tek isteğimiz Bize getirecekleri sahte mutluluklar ve bir bütün olma hissi.
Asıl sır ise; bunların çoğunun eksikliğini hissetmeyecek olmamız. Çok paranın bizi güvende tutacağını sanmamız.
Çok açık ki, insanoğlu olarak bizler hayatımızda yer alan, bizi önemseyen insanlara kuvvetle bağlanırız.
Ve bu durum bazen değişir ve insanların yerine onlar kadar önemliymiş gibi eşyalar alır. Aslına bakacak olduğumuzda kendi tarihimizde bu yaşantımıza göre verilmiş nacizane bir örnek vardır.
Ölümün eşiğinde, Sultan Süleyman komutanlarını çağırıp son üç arzusunu iletmiş.
1) Tabutu dönemin en iyi doktorlarınca taşınması,
2) Elde ettiği tüm zenginliğini (altın, gümüş ve değerli taşlar) yol boyunca tabutu mezara gelene kadar serpiştirilmesi,
3) Elleri, herkesin görebileceği şekilde tabutun dışına bırakılması..
Komutanlardan biri şaşkın, nedenini sormuş.
Sultan Süleyman açıklamış:
1) En ünlü doktorların taşımasını şu nedenle istiyorum: herkes bilsin ki, doktorlar ne kadar iyi olursa olsun, onlar bile ölümün karşısında çaresizdir.
2) Yerlere serpeceğiniz değerlerim de gösterecektir ki: Bu dünyada elde ettiğimiz zenginlik, bu dünyada kalır.
3) Ellerim tabutun dışında kalsın ki, herkes bilsin: Bizim için en değerli şey olan zamanımız tükenince, boş ellerle doğduğumuz gibi, boş ellerle gideriz..
Ve son söz olarak; insanları sevin ve eşyaları kullanın, çünkü tam tersi asla işe yaramaz..
 

Sosyal Medyada Paylaşın:

BİRDE BUNLARA BAKIN

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?

Ucuz Davetiye - Davetiye Modelleri
reklam
NÖBETCİ ECZANE
Toknoloji