YouTube

  • DOLAR
    %0,18
  • EURO
    %-0,27
  • ALTIN
    %-0,17
  • BIST
    %0,87
ARABESK’in BABA’sını kaybettik…

ARABESK’in BABA’sını kaybettik…

Yiğit lakabıyla anılırmış, halkın MÜSLÜM BABA diye onure ettiği arabesk müziğinin babasını kaybettik. Allah rahmet eylesin… Sevgili okurlar, halkın bu gibi büyük sanatçılara BABA diye hitap etmeleri kanıksanmış bir durumdur artık. Öyleki bunda olumsuz bir durum görmemiş olacak ki, başbakanımız Recep Tayyip Erdoğan da MÜSLÜM BABA’yı kaybettik diye demeç vermiştir. O yüzden bu yazımızda biz de içimizden geldiği şekilde yeri geldikçe BABA tabirini kullanacağız.
Şanlıurfa’nın bir köyünde kerpiç bir evde dünyaya gelmişti. Kendi ağzından anlatımına göre, bir gün damda yatarken uzun hava söyler ve ertesi gün arkadaşıyla Halk Eğitime kurslara gider ve zamanla Radyoda sanat hayatı başlar. İlkokulu bitirmiştir ve ona göre bu kadardır hayatı, sadece beş cümleden ibareti. Doğdu, yaşadı ve her canlının tadacağı gibi o da ölümü tattı işte.
Bir ülkenin dörtte üçünü oluşturan orta ve düşük gelirli vatandaşlarının hepsinin gönlüne girmiş ve orada onlara kendilerini ifade etme imkanı vermiş olan MÜSLÜM BABA, hayatını beş cümleyle anlatacak kadar da mütevaziydi. Tıpkı geçen sene kaybettiğimiz NEŞET BABA gibi. Bu halk kahramanları halkın içinden geldikleri için geldiği yeri unutmayan ve onlarla yaşayan, şarkı ve türküleriyle onların dert ve yoksullukla yanan yüreklerinin terennümü olurlar. O yüzden aradan yıllar da geçse şarkı ve türküleri unutulmaz. Günümüz saman alevi şarkıcıları gibi değillerdir çünkü. Yaşamları ve şarkıları halkın özünü anlatır. Müslüm Gürses’i de düğünlerde, pavyonlarda, TV ve Radyolardan tutun da Harbiye gibi pek çok konser alanlarına varana kadar her yerde yoğun hayran kitleleriyle anımsayacağız.
90’lı yılların biz genç kuşağının duygusal çöküntülerine, aşk terennümlerine ve pek çok sıkıntılarına bir nebze de olsa sözcülük yapan Müslüm Gürses; uzun bir dönem sadece garip ve gariban, çilekeş insanların MÜSLÜM BABA’sı olmuştu.  Öyleki , onun konserlerinde kendisini jiletleyen, üstünü başını yırtan ve böylece içindeki sıkıntıları ve çöküntülerin dışavurumunu gerçekleştiren ya da intihara teşebbüs eden gençler her geçen gün artmıştı. Ben bizzat yakın bir akrabamın da aynı durumuna tanık olduğum için zamanla Müslüm Gürses dinlemekten bilinçli olarak vazgeçmişimdir. Ama bu, gençlik yıllarımda benim de duygularıma hitap eden MÜSLÜM BABA’dan tamamen vaz geçtiğim anlamına gelmez tabiî ki. Gençlerin bu kendilerine zarar verme durumları Müslüm Gürses’i de rahatsız etmiş olmalı ki, artık biraz daha sakin ve güncel pop şarkılarına yönelmişti. Bu durum 2000’li yıllarda Müslüm Gürses’i halk dışındaki sosyoelit zengin gençler arasına da taşımıştı. Murathan Mungan, Teoman gibi daha güncel kişilerle yaptığı müzik çalışmaları bunda en önemli faktör olmuştur. Bu durum kendisinin, iletişimci yazar Prof. Dr. Nazife Güngör tarafından ARABESK adlı kitaba konu edilmesini sağlamıştır. Bakın Prof. Güngör ne diyor BABA hakkında : “Sessizlikte gizlenmiş çığlığın, dinginliğin arkasına saklanmış isyanın dışavurumu oldu Müslüm Gürses.”
“Arabesk” kitabında 70’li yıllarda Türkiye’de Arabeskin patladığını, sonra 80’lerde siyasetin etkisiyle durulduğunu ve sonra Müslüm Gürses, Orhan Gencebay ve Ferdi Tayfur gibi ustalarla tekrar canlandığını ve yine sevdalanmış, itilmiş, garip bırakılmış, ezilmiş, isyankar gençlerin sözcüsü olduğunu ifade etmiştir.
Müslüm GÜRSES’in cenaze töreniyle ilgili haberleri izlerken, rahmetli Neşet ERTAŞ geldi aklıma. Ben de Kırşehir’e giderek Neşet BABA’nın cenazesine katılmıştım. Hayatımda ne böyle bir cenaze törenine katılmıştım ne de böyle bir kalabalık görmüştüm o güne kadar. Kırşehir’i sokak sokak çok bilen birisi olarak, adım atacak bir boşluk görmedim ben o gün Kırşehir’de. Türkiye’nin her yerinden ellerinde NEŞET BABA pankartlarıyla gelen on binlerce insan oradaydı. Müslüm GÜRSES’in cenazesinde yaşanan üzücü, düşündürücü ve kaygılandırıcı izdiham görüntülerinin benzeri Neşet ERTAŞ’ın cenazesinde de vardı maalesef. Yani biz millet olarak ne sevinmeyi biliyoruz ne de üzülmeyi… Ya arkadaş imam mikrofondan bağırıyor ki “Böyle tören olmaz, Allah’ını Kitabının seven bir adım geri gitsin de işimizi yapalım. Merhumu burada bari rahat bırakın.” diye, ama nafile bu feryatlar. Ne imamı duyuyorlar ne de bir başka devlet görevlisini. Tamam hepimiz üzüldük, ama hayatın gerçeği ve acımasızlığı bu değil mi zaten. “Her canlı ölümü tadacaktır.” Sırası gelen emanetini teslim edecektir. O rahmetliye saygı duymak ve onu dualarla uğurlamak yerine bağıra çağıra güle oynaya huzursuz ediyoruz. Ona olan sevgini bu şekilde gösteremezsin arkadaşım. Bunun adı cehalettir kimse kusura bakmasın. Sevinirken de üzülürken de ayarımızı kendimiz yapmalıyız, toplum ve grup psikolojisi altında kalmamalıyız ki bu izdihamlar ve saygısızlıklar yaşanması. Neyse merhumu biz de daha fazla rahatsız etmeyelim değil mi?
 
MÜSLÜM BABA’nın anısına…
 
Yağmurlu bir günde doğdum anamdan,
İtirazım Var Bu Zalim Kadere.
Kaderi Ben Mi Yarattım?
Tanrı İstemezse Yaprak Düşmezmiş,
Kullarına Kul Yaratmış,
Ölüyorum Kederimden.


Aşk Tesadüfleri Sever,
Sevdikçe sayende günahkar oldum.
Esrarlı Gözlerle hep seni andım,
O Sen Değilsin,
Bağrıyanık.
Değmezmiş Sana.
 
Sen Neredesin Ben Neredeyim,
Sen Olmayınca,
Tutamıyorum Zamanı.
Senden Vazgeçmem ,
Kolay Mı Sandın.
 
Ayrılık Gelip Çatınca,
Hasret Rüzgarları çok erken esti.
Bu Şehirde Yaşanmaz,
Aldatılanlar,
Gitti.
 
Aşk Bu,
Bir Ömür Yetmez,
Benim Meselem,
Boş Hayaller,
Kadınım.
İstanbul´a Elveda,
Sevgilim.
Hoşçakal,
Affet,
 
Onun en çok beğenilen şarkı adlarından oluşan ve MÜSLÜM BABA’nın Arabesk felsefesini anlatmaya çalıştığımız bir karalamayla yazımıza son verdik.  Selam ve saygı ile…

Sosyal Medyada Paylaşın:

BİRDE BUNLARA BAKIN

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?

Ucuz Davetiye - Davetiye Modelleri
reklam
NÖBETCİ ECZANE
Toknoloji