YouTube

  • DOLAR
    %0,16
  • EURO
    %-0,10
  • ALTIN
    %0,09
  • BIST
    %-0,05
Merhaba yiğit memleketimin yiğit insanları!

Merhaba yiğit memleketimin yiğit insanları!

Bu Perşembe’ki yazımıza, iki hafta önceki yazımızın temasını oluşturan GENÇLİK VE GENÇLERİMİZİN AHVALİNDEN bahsederek devam edeceğiz inşallah.
Yakın zamanda yapılan YGS sınavı şunu bir kez daha ortaya koydu: Sorumsuz, sorgulamasız, ezberci ve yorumsuz bir gençlik yetişiyor maalesef. Çocuk yaştan itibaren yok SBS yok YGS, olmadı LYS, o da olmadı KPSS, KPDS… Bu uzayıp gidiyor bir ömür… İnsanın içinden Haa SSS….. diyesi geliyor vallahi. Diyeceksiniz ki e bu dünyaya da sınav için gelmedik mi falan? Ama bu çok soğuk bir espri olur zannımca. Çünkü hayatının en güzel en çocuksu ve en coşkun zamanlarını sınavlarla geçirmek zorunda kalarak; sosyal hayattan kopan ya da bütün bu sınavlardan umudunu keserek en baştan pes eden gençler oluşuyor toplumumuzda. Her iki kesim de gerçek ve sosyal hayattan uzaklaşıp; sanal âlemde hayat bulmaya çalışan patlamaya hazır birer bomba halini alıyor zamanla. Hele bu bombalar bir de hiçbir kültürel, sportif ve sosyal faaliyetin olmadığı bizim il ve ilçemiz gibi yerlerde olunca ortaya birbirini zehirleyen, boğazlayan, öldüren ve topluma zarar veren güruhlar ortaya çıkıyor işte.
Hayatımızın en çalkantılı dönemi olan gençlik yıllarımızda karşılaştığımız problemler ve gençleri bu problemlerin kucağına iten olumsuzluklar, yıllarca sosyal bilimcileri ve sorumluluk sahibi insanları meşgul etmiştir. Bu konuyla alakalı çeşitli  çalışmalar ortaya konmuştur zaman zaman. Bu çalışmaların sonucunda gençliğin en büyük problemlerinin ne olduğu konusunda farklı görüşler ortaya çıkmıştır. Bunlardan bazıları; şiddet, madde bağımlılığı, intihar, duyarsızlık ve gelecek kaygısı vb’dir. Peki ya siz kendi memleketimizde gençliğin en büyük problemi nedir diye sordunuz mu kendinize hiç? Allah için objektif olun ve sesli düşünün. Ben de bu arada bu hususla ilgili okuduğum bir yazıdan anekdot anlatayım sizlere. Hikaye şöyle :
“Çok sevdiği torununun okuldaki durumunu öğrenmek için okula giden bir dede; zayıf olan bazı derslerinden dolayı torununa biraz kızar. Biraz zaman geçince torununun kalbini kırdığını düşünür ve onun gönlünü alma adına iki gün önce gördükleri ve torununun çok hoşuna giden saati satın alıp gece torununun yastığının altına bırakır. Dede bilir ki torunu sabah katlığında saati görünce, dedesinin kendisine o saati aldığını anlayacak. Ama dedenin hiç tahmin etmediği bir şey olur. O gün yılbaşı gecesidir, çocuk uyandığında saati görür ve sevinçle salona koşup dedesinin hayatı boyunca unutamayacağı şu sözleri söyler: ‘DEDE BAK NOEL BABA EN SEVDİĞİM SAATİ BANA GETİRMİŞ’.
O sözlerin şokunu içinden atamayan dede birkaç gün sonra torununun okuluna tekrar gittiğinde, torununun dersleriyle ilgili kendisine bilgi veren öğretmenlerine şu sözleri söyler. “Benim en samimi duygularımla torunuma aldığım hediyeyi noel babanın getirdiğini zanneden nesiller yetişiyor; bence gençliğin en büyük problemi bu, ben sizden bu konuda yardımcı olmanızı  istiyorum” der.
Bu kıssadan hissede, gençlerimizin gerçekten de bizi biz yapan değerlerden yoksun büyüdüğüne tanık oluyoruz. Yukarıda verdiğimiz hikâyedeki örneğin benzerleri, gündelik hayatta bizlerin de karşısına çıkıyor. Peki, bizler bu durumun acaba ne kadar farkındayız? Popüler kültürün, işsizliğin, şiddetin ve zararlı maddelerin kıskacında yetişen nesillerin ortaya koyduğu davranışları gerçekten problem olarak algılayabiliyor muyuz kendimize? Algılayabiliyorsak bu problemler için bir şeyler yapıyor muyuz? Bugün Allah için ne yaptın? Sorusuna ilaveten BUGÜN TOPLUM VE GENÇLER İÇİN NE YAPTIM? Diye bir soru daha ekleyebiliyor muyuz dimağımıza? Bunları Allah için kendinize bir sorun… Kayserilinin dediği gibi GURU GURUYA GADANI ALAYIMLA HİRBİR ŞEY OLMUYOR… Yiğitlik sadece vurdu kırdıyla, kabadayılıkla, sadece kör cesaretle ya da despotlukla da olmaz; yiğitlik zamana ve şartlara göre, teknolojiye göre toplum için her şeye göğüs germekle, ağır ve hırçın taşların altına elini sokmakla oluyor bu çağda…
Selam ve saygıyla…

Sosyal Medyada Paylaşın:

BİRDE BUNLARA BAKIN

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?

Ucuz Davetiye - Davetiye Modelleri
reklam
NÖBETCİ ECZANE
Toknoloji